20 Nisan 2024, Cumartesi
spot_img

CAN KANTAR / SAİK Başkanı Kasap’tan meslektaşlarına büyük hizmet: “Sigorta şirketini en iyi ya….n ödülü”

Evet yanlış okumadınız Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Başkanı Hüseyin Kasap ilk İl Delegeleri toplantısında bir il delegesine ödül vereceğini açıkladı: “Sigorta şirketini en iyi ya….n ödülü”. Bunu okuduğumda gözlerime inanamadım. Acenteler neden sürekli mevzi kaybediyor, neden itilip kakılıyor, hakları elinden alınıyor diye düşünmeye gerek yok. Sigorta acentelerinin en üst resmi kademesinde meslektaşlarını temsil eden bir kişinin bu hitap tarzını okuduğunuzda siz de benim kadar şaşıracaksınız. Çünkü biliyorsunuz TOBB’da seçim yapılıyor ve her il kendi ilini temsilen delegelerini, bu il delegeleri de sonra Sigorta Acenteleri İcra Komitesi’ni seçiyor, İcra Komitesi de başkanını seçiyor.

TOBB Başkanı bunu okumalı 

SAİK, öncelikle TOBB Bünyesinde bunu unutmamalıyız. Burada seçilen kişilerin yaptıkları eylemler, söylediği sözler TOBB’u da dolaylı bağlar. Bu sözlerin resmi ortamda söylenmiş olup olmamasının da bir önemi yok. O unvanı taşıyan bir kişi her yerde, her ortamda önce TOBB’u, sonra SAİK’i temsil eder. Bu mail TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkan Yardımcısı Sayın Ender Yorgancılar ile paylaşılmalı.

Kasap’ın kimyası bozulmuş

Öncelikle şunu belirtmemde fayda var. Ben bu sektöre girdiğimden bu yana Sayın Hüseyin Kasap’ı tanırım. Hakkını vermem gerekir ki yazdığım yazılar ve yaptığım haberler ile ilgili sonrasında arayıp her zaman bir açıklama yaptı. En azından iletişime açık biri. Son haliyle kendisini tanıyamaz oldum. Onu acenteler bu mevkiye getirdiğine göre de saygı duymam gerekiyor. Seversiniz sevmezsiniz ama acenteleri temsilen Sayın Kasap yıllardır STK’lara seçiliyor. Bugüne kadar ne icraatı var somut olarak derseniz, vallahi acentelerin kendisi, düşülen bu durumdan kendisini sorumlu tuttuğuna göre somut bir şey yok ortada.

STK’lara profesyonel yönetici!

Ben STK’ların başında aktif sigorta acentesi olmaması gerektiğini hala iddia ediyorum. Bunun mevzuatı nasıl değiştirilir bilemem ama bu mevkilerde sigorta şirketleri ile bir ticari teması olmayan profesyoneller olsun isterim. SAİK’te de mutlaka olmalı. O zaman acenteler haklarının çok daha iyi arandığını görecekler. Bu genel sekreterlik ile mi olur bilemem. Bütün bu STK’ların başındakiler, işlerinin azaldığından, ölüp bittiklerinden, ceplerinden yığınla para harcadıklarından şikayet edip, ilk seçimde başkan olmak için bin takla atıyorlar. Bu meslektaşlarına fayda sağlama çabaları takdire değer! PES…

Acenteleri basamak yapmayın! 

SAİK BAşkanı Hüseyin Kasap son dönemde ne mi yaptı? Benim aklımda kalan, araştırma yaptırdığı (bir işe yaramasa da) ve seçimde AKP aday adayı olup, aday olamayınca yine acentelere kaldığı. Bundan sonra hele hele bu aşağıdaki yazışma sonrası acentelerin yüzüne bir daha nasıl bakacak ya da nasıl aday olacak bilemem. Aday olur da seçilirse de 2019 senesinde bir daha milletvekilliği şansını zorlar; oldu oldu, olamadı acentelerin başına kalır. Tabii ki o zamana kadar acente kalırsa! Acentelerin 10 yılı boşa geçmiş olur o kadar.

Acentelere ek gelir şart ama…

Neyse asıl konuya gelelim. Geçtiğimiz ay içerisinde SAİK bir asistans firması ile anlaşma yaparak acentelere ek gelir sağlayacak bir projeye imza attı. Ben bu sektöre girdiğim yıllarda Sigortacılık Genel Müdürü günümüzün Hazine Müsteşar Yardımcısı Sayın Ahmet Genç’in hayaliydi. Sigorta acentelerinin müşteri portföyüne aynı zamanda finansal danışmanlık yapması. Sayın Genç, acentelerin “Herkes bizim işimizi yapıyor, biz ek gelir için başka meslek yapamıyoruz” serzenişlerine, “Size de kredi kartı pazarlaması ve bankalara hesap açılması gibi konular içeren bir ek gelir yaratalım” demişti yıllar önce. Sonra unutulup gitmişti. Şimdi birtakım asistans hizmetleri içeren bir kartı pazarlayan acentelerin ek gelir elde etme olanağına kavuşacağı söylendi.

Asistans kart cazip bir olanak mı? 

İddialara göre bu kart içerisinde bulunan avantajlar zaten bazı poliçeler içerisinde, GSM kullananlara, lastik satın alanlara veya banka kartları kullananlara sağlanan asistans hizmetlerini içeriyor. Vatandaşın ekstra bir ücret ödeyip bunu almasının pek bir anlamı görünmüyor iddialara göre. Bazı acenteler, “Bununla uğraşacağıma daha çok gelir sağlayacağım bir başka sigorta ürünü satmaya çalışırım” diyor. Bu da acentenin bileceği bir iş. Keşke satsalar da para kazansalar.

TSB buna karşı mı?

Bu yapılan anlaşmanın sigorta mevzuatına uygun olup olmadığını bilmem. Araştırmaya vaktim olmadı. Sayın Kasap ‘ona sorduk buna sorduk’ diyor ama sonra Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) buna karşı olduğunu düşündürecek bir ifade kullanıyor. TSB’nin bu konudan rahatsız olduğu, gerekli makamlara müracaat ettiği bir başka iddia. TSB’nin endişesi bu kartın sigorta sektörünün en büyük oyuncusu acenteler tarafından pazarlanması sonrası hizmette bir sıkıntı olduğunda bunun sigorta sektörünün itibarını zedeleyecek olması. Bir sigortalı bu ürünü aldı, hizmete ihtiyacı oldu ve hizmeti alamadı. Sigortalı “Bu sigortacıların hepsi sahtekar” diyecek. Tahminime göre TSB’nin sıkıntısı bu. Burada Hazine’nin nasıl tavır alacağı önemli, göreceğiz.

Delege bilgilendirdi… Sonrası mı?…

Bir il delegesinin tüm bunların dışında, SAİK yöneticileri ve il delegelerinin resmi olmayan ortak mail grubunda konu ile ilgili bir paylaşımı sonrası ortalık karışmış. Mailleri aşağıda sizlerle de paylaşıyorum. Sayın il delegesi bu kartı pazarlamanın mantıksız olduğu, sadece bu yüzden KDV mükellefi olunacağı şeklinde ‘attığın taş ürkküttüğün kurbağa değmez’ misali bir paylaşımda bulunmuş ve bunu gayet güzel bir şekilde açıklamış. Ve eklemiş: “Benim acentesi olduğum şirket Ray Sigorta benzer ürünü çok daha ucuza ve KDV mükellefi olmaya gerek kalmaksızın bizlere sunuyor.” Vay sen misin diyen, acentelerin en üst resmi kurumunun başkanı kendisine, “TSB ve Ray Sigorta seni paralı asker mi tuttu? İnsanları zehirleme, ilk delege toplantısında “Sigorta şirketini en iyi ya….n ödülü vereceğim. Sana iyi ya….r.  Hüseyin Kasap” diyerek bir de altına imza atmış.

Öfke kontrolü sıfır

Benim yorumum ise şöyle. Evet acentelere ek gelir olanağı sağlansın. Evet satılabilecek ve gelir getirilecek bir ürün olsun. Burada hiçbir sıkıntı yok. Bir acente ve üstelik kendi ilinden seçilen bir acente çıkmış, bu uygulama ile ilgili bir bilgi paylaşımı yapıyor. Doğrudur, yanlıştır bilemem. SAİK Başkanı Kasap’ın meslektaşına böyle bir üslup kullanmasını kınıyorum zaten bu bir. Bu yazıdan sonra ‘Hüseyin Kasap tüm STK’lardan istifa ediyor ve bir daha aday olmayacak’ diye düşündüm. Bu kadar öfke kontrolü olmadan böyle bir seviyesizliğe taşıdıysa konuyu arkasında ne olabilir diye düşünmek gerekir. Ya psikolojik bir sorunu olmalı ya da birilerine verilmiş sözler var. Ortalarda ortak farklı çıkarlar olduğu iddiaları da dolaşmıyor değil. Buna ihtimal bile vermek istemiyorum.

Acenteden paralı asker olur mu? 

Böyle bir paylaşıma normal şartlarda bir başkan, “Arkadaşlar ben acentelere ek bir gelir diye bu projeyi yaptım. Sizin uyarılarınızı dikkate alacağım. Fakat şunlar şunları yanlış biliyorsunuz” demeliydi. Ben meslektaşlarını bu yanlış bilgilerle zehirleme demeyi, ‘Acenteleri neden uyandırıyorsun kardeşim?’ olarak algıladım hemen. Belli ki bir yerlere taahhütlerde bulunulmuş, garanti verilmiş yoksa neden “TSB ve Ray Sigorta seni paralı asker mi tuttu?” densin ki… İl delegesi acente de “Peki başkan sizi asistans şirketi paralı asker olarak mı tuttu ya da kar paylaşımınız mı var da bu kadar sinirlendiniz” dese ne diyecek? Bence seviyeyi bu kadar düşürenler bu mevkileri bırakmalılar artık. Sigorta acenteliği mesleği, önce kendine sonra meslektaşlarına saygı duyan STK yöneticilerinin elleri üzerinde yücelecektir. Sigorta acenteleri bu seviyesizliği hak etmiyor.

İl delegesi acentenin mailini ve ardından Sayın Kasap’ın cevbını sizlerle paylaşıyorum. Kararı siz verin ama tüm il delegeleri ve STK başkanlarının mail yoluyla olaya tepki gösterdiklerini belirtmeliyim. Ayrıca İl delegesini soğukkanlılığını yitirmeyip Başkanın seviyesizliğine düşmeden cevap vermesinden dolayı kutluyorum. Dikkat, yazının bazı bölümleri +18’dir, çocuklarınıza okutmayın !

———-

“Değerli il delegesi arkadaşlarım,

Acente Asist ile yapılan anlaşma ile satış yapabileceğimiz ve 29,50 TL KDV Dahil komisyon kazanacağımıza dair mailin detaylarını incelediyseniz eğer;

“Acente faturalama işlemini isteğine göre (aylık, 3 aylık, 6 aylık ya da senelik) olarak yapabilir Fatura Asist Line’a ulaştıktan sonra 1 hafta içinde hesabına ödenir.” şeklinde bir ibare var.

Biz acenteler KDV mükellefi değiliz ki, nasıl fatura keseceğiz? KDV mükellefi olmamız durumunda ise ekstra külfetler getirecektir. Örneğin; her ay boş KDV beyannamesi verilmesi gerekecek ve aylık 33,90 TL Damga Vergisi ödememiz gerekecek. Ayrıca halen KDV mükellefi olmadığımız için KDV Dahil rakamlar gider olarak yazılıyor. KDV mükellefi olduğumuz zaman giderlerimizden KDV’yi düşerek gider yazmamız gerecek. Giderlerimizin çoğu % 18 KDV’li olduğu için, bu ürünü sattığımız zaman toplam faturalı giderlerimiz üzerinden yaklaşık % 18 gibi bir maliyetimiz olacaktır.

Örneğin şirket adına aldığımız aracı satarken KDV mükellefiyetini açtırıp, fatura kestikten sonra kapattırmak gibi bir alternatif var. Bu yol tercih edildiğinde de Acente Asist’e faturaların en az birkaç ay biriktirilerek kesilmesi demek oluyor ki; bu da sigorta şirketlerinden olduğu gibi aylık komisyon almamamız anlamına gelir.

Benim çalıştığım şirketlerden Ray Sigorta’nın buna yakın bir ürünü var. Komisyon 10 TL kadar daha düşük ama KDV sorununu düşününce, sigorta şirketinin ürününü satmak daha mantıklı gibi.

Saygılarımla,

Yüksel Kebecioğlu

Kastamonu İl Delegesi

—————–

+18

Sayın Kastamonu il delegesi

Hem bilgisizsiniz hem cahilsiniz. Bunlar sizin sorununuz ama bu cahilliğinizle sayın il delegesi meslektaşlarımı zehirlemenize de izin vermem.

Bu yazıyı yazmak için RAY Sigorta veya TSB sizi paralı asker mi tuttu.

Buradaki meslektaşlarımın hepsinin muhasebecisi var açar bilgi alır. Siz yalan yanlış zehir saçan bilgilerinizi kendinize saklayın.

Bu yılki delege toplantısında bir tane ödül vereceğim. Sigorta şirketini en iyi yalayan ödülü. Onu da siz hakkettiniz.

Git canım kimin ürününü satmak istiyorsa onu sat.

Ama bir de gözünü aç ortada 11 milyon hususi ve hafif ticari arac var. Bunların sadece trafik poliçesi var.Bu poliçeleri onlara sigorta acenteleri sattı.Niye bu insanların asistans ürünü yok.Çünkü bu 11 milyon poliçe Ray sigortaya ait değil.Benim meslektaşlarımın hepsi Ray sigorta acentesi değil.

Onun için siz işinize bakın oraya buraya çamur atmayıda bırak.Yarım yamalak bilgilerle de zehir saçmaktan da vazgeç.

Biz bu ürünü sigorta sektörüne rakip olarak çıkarmadık.Herkes istediği yere poliçesinide asistansınıda sattsın.Bizim amacımız poliçe satılıp asistans ürünü olmayan 11 milyon sigortalıya poliçeden ayrı bu ürünün satılması isteyen satar istemeyen satmaz.

Ama çamur da atmaz.

Size iyi yalamalar

Hüseyin kasap

——————

Sayın Hüseyin Kasap;

 

Keşke ön yargılarınızdan kurtulup, ilk yazdığım metini sakin sakin okusaydınız da, burada hiçbir kurumun ve kişinin hedef alınmadığını, ürünle ilgili kişisel görüşlerimin cahilce bilgi birikimim doğrultusunda dile getirildiğini idrak edebilseydiniz. Keşke bitirim mahalle delikanlısı ağzıyla değil de, işgal ettiğiniz koltuğa, temsil ettiğiniz yaklaşık 17.000 kişilik zümrenin başkanına yakışır şekilde, beyefendi, naif bir şekilde cevap yazabilseydiniz, ya da bu talihsiz satırları yazmadan önce sigorta mevzuatına hakim bir mali müşavirle, ürünün muhasebe boyutunu konuşmuş olsaydınız, ben de size cevap yazmak zorunda kalmasaydım.

 

Kimseyi zehirlemek veya yanlış yönlendirmek gibi bir amacım da gücüm de yok. Allah akıl fikir vermiş, herkesin muhakeme yeteneği var. Hiçbir il delegesi arkadaşımın ne sizin, ne de benim yönlendirmesine ihtiyacı yok.

 

Bahsettiğim muhasebe konuları, bizzat sizin de katıldığınız 2 yıl kadar önceki Ankara Ticaret Odası Acente Zümresi’nce düzenlenen, aynı zamanda sigorta acentesi olan, iki mali müşavir beyefendinin sunum yaptığı toplantıda konuşulmadı mı? KDV mükellefi olmayan sigorta acentelerinin nasıl fatura keseceğini, lütfen ben ve varsa benim gibi cahil il delegelerine açıklar mısınız? 5684 Sayılı Sigorta Acenteleri Kanunu’na göre Sigorta Acenteleri’nin başka iş yapması yasak. Acente Asist Firması’na direkt yapılan satış sigortacılık faaliyeti midir? Acente Asist Firması sigorta şirketi midir?

 

15.06.2015 tarihindeki il delegeleri toplantısında, Sayın Ahmet Genç; “Sigorta şirketleri vergi kaçırıyor. Sigorta şirketleri, sigorta acentelerine, ödediklerinden fazla komisyon ödemiş gibi kayıtlar yapıyor. Bu nedenle sigorta poliçelerinin tamamının kalem kalem muhasebe kayıtlarına işlenmesi için tek düzen hesap planında düzenleme yapılacak” dediğinde, bütün il delegeleri bir trafik sigortasının bile muhasebe kayıtlarına işlenmesinin;

 

1-Net Prim,

2- Brüt Prim,

3- SGK Payı,

4- BSMV,

5- Trafik Fonu,

6- Garanti Fonu

7- Acente Komisyonu,

8- Tahsilat

(açık hesap durumlarında müşteri cari hesabına borç kaydedip, daha sonra tahsil edildiğinde ise cari hesaba alacak kaydedilmesi, kasa veya şirket kredi kartı hesabına borç kaydetmek gerekeceğinden işlem sayısı daha da artacaktır)

 

şeklinde en az 8 kalemde işlenebileceğini anlatmaya çalışırken, mali müşavirlerimizin iş yükü artacağı için, bizden yüksek miktarlarda muhasebe ücreti talep edeceğini söylerken,  sizin söylediğiniz,  “Sayın müsteşarım doğru söylüyor. Ben bir vergi incelemesinde denk geldim. Sigorta şirketi, bana, daha fazla komisyon ödenmiş gibi kayıt düzenlemiş. KAYNAK POLİÇE LİSTESİ’nden baktım, o kadar komisyon almamışız” şeklindeki söyleminizi toplantıya katılan delege arkadaşlar hatırlayacaktır. Katılamayan arkadaşlara da SAİK Başkanının, kendini seçen acentelerin ne kadar yanında olduğuna dair bir fikir verecektir. Sayın Ahmet Genç “Muhasebe kayıtlarınızı poliçe bazlı değil de, komisyon gider belgesine göre tutuyorsanız yanlış yapıyorsunuz” demişti. Bizzat ben, söz alarak “Marketler akşama kadar fiş kesiyor ama muhasebe kayıtlarına  Z RAPORUNU işliyor, o zaman onlar da yanlış yapıyor” demiştim ve bu iş yükünün acentelerin sırtına yüklenmesi yerine TRAMER’in geliştirilmesi konusunda öneride bulunmuştum. Hafızanızı tazelemek adına, Sayın Ahmet Genç, “Bu şekilde hep bir ağızdan konuşmaya devam ederseniz, salonu terk edeceğim” demişti.

 

İmalat, otel,  mal ve hizmet satışı yapan Kastamonu Şerife Bacı Öğretmenevi’nin resmi muhasebesini 9-10 yıl, tek düzen muhasebe sistemine göre tutan biri olarak bu konuda tevazu gösteremeyeceğim, benim bahsettiğim her şey muhasebe üzerine idi. Bu konudaki cahil ithamınızı da kabul etmiyorum.

 

Sayın Başkan;

 

Sigorta şirketini yalamak” nasıl bir deyimdir? Nasıl bir ruh haliyle, böyle bir cümle kurdunuz anlamak mümkün değil! Siz kimsiniz de böyle küstahça bir tavır sergileye biliyorsunuz? İl delegesi sizin tebaanız mıdır, uşağınız mıdır?  Böyle bir ödül verilecekse ilk ödülü de , call centerlar  ve internet aracılığıyla, sigorta şirketleri arasında ilk direkt satışı yapan, şu anda da acentesine farklı fiyat veren, kendisi çok daha ucuza direkt satış yapan Generali Sigorta ile birlikte toplantı yapan, SAİK Yönetim Kurulu Başkanı olarak siz almalıydınız. Hatta bu konuda bir anket düzenlenip, bu ödülü kimin hak ettiği acente veya delege arkadaşlara sorulabilir.

 

Ankara’da düzenlenen vergi konulu toplantıda bir yazılım firmasının adını vererek, “ekran paylaşımı yapılan o programı bitireceğiz” demiştiniz. 1,5-2 yıl sonra Aksaray Ticaret Odası’nda yapılan toplantıda konuyu dile getirdiğimde, Sayın Ahmet Genç, “Ben o konu halledildi diye biliyorum” dediğinde, “Yok efendim, bitiremiyoruz” derken ki mahcup yüz ifadenizi unutmam mümkün değil.

 

Sigorta şirketinin adını zikretmem yanlış olabilir. “benim çalıştığım şirketlerden” diye bahsettim, biliyorum ki diğer şirketlerin de buna benzer ürünleri var. Kaldı ki Ray Sigorta’da böyle bir ürün varmış,  aman acentelik alalım diye kapısının aşındırıldığını da sanmıyorum. Bu konuda delege arkadaşlarımdan özür dilerim.

 

Ancak;

 

Paralı asker tutmak isteyen bir sigorta şirketi benim gibi 120 bin nüfuslu, 60 kadar acentesi olan bir şehrin acentesini mi tercih eder, yoksa daha çok acentenin faaliyet gösterdiği, daha yüksek nüfuslu şehirlerin acentesini mi? Kaldı ki küçük bir Anadolu şehrindeki mütevazi bir acente olarak, mevki olarak ne Ray Sigorta’nın Bölge Müdürü’nün üstündeki bir yöneticisini, ne de TSB’den yetkili veya yetkisiz bir kişiyi tanımıyorum.

 

Sayın Başkan;

 

Yazdıklarınızı tekrar tekrar okuyorum. Asıl sorun olan KDV ile ilgili en ufak bir açıklama yok. Tutturmuşsunuz bir Ray Sigorta. Sadece ağız dolusu seviyesiz hakaret, itham. Konuyu saptırma çabanız maalesef il delegelesi arkadaşlarım nezdinde pek de rağbet görmeyecek. Sizi üslubunuzdan dolayı, şimdilik il delegesi arkadaşlarım nezdinde, gerekli araştırmaları yaptıktan sonra da gerek sosyal medyada, acente platformlarında, tüsaf, hazine ve meslektaşlarım nezdinde, yazışmalarımızı da paylaşarak kınayacağım. Hakaretlerinizi size iade etmek isterdim, ama ne bir meslektaşıma ne de bir insana böyle hakaretler etmek, benim ahlakıma uymuyor.

 

Sizin aksinize, nezaketle, kırmadan, itham etmeden, kendime yakışır şekilde paylaştığım, size göre yalan yanlış bilgiler; benim 22 yıllık muhasebe birikimime, Ankara’da düzenlenen, sizin de katıldığınız, hatta sunum yaptığınız toplantıda edindiğim kazanımlara ve bu paylaşımı yapmadan önce mali müşavirimden aldığım teyitli bilgilere dayanıyor. Keşke siz de bu satırları yazmadan önce mali müşavirinizin fikrini almış olsaydınız. Ya da bu konuda benim gibi cahil acentenin bilmediği bir husus varsa, ürünün kullanım kılavuzuna bunları yazsaydınız da engin muhasebe bilginizle bizi de aydınlatmış olsaydınız.

 

Sayın Başkan;

 

Yoğun iş temponuz içinde hayır hasenat işlerine vakit bulamamış olabileceğinizi düşünerek, hakkınızda açacağım hakaret davasından alacağım miktarı, bir eğitim kurumuna, sizin adınıza bağışlayarak, HAYRINIZA VESİLE OLMAK ve makbuzunu da burada il delegesi arkadaşlarla paylaşmak istiyorum izninizle.

 

Değerli il delegesi arkadaşlarım;

 

Mesleğini seven, oyunu aldığı il acentelerinin vebalini üstünde hisseden, mecbur olmadığı halde İstanbul ve  Ankara Ticaret Odaları’nda yapılan zümre toplantılarına, masrafını cebinden karşılayarak katılan bir acente olarak, söylediğim her şey, ilgili odaların kamera kayıtlarında mevcuttur.

 

Değerli il delegesi arkadaşlarım;

 

Bence asıl olan kişiler değil, kurumlardır. SAİK’in kurumsal kimliğinden dolayı başkanına saygıda kusur etmeden, Sayın Başkan diye hitap ederek, cevap yazmaya çalıştım. Maksadını aşan bir cümlem olduysa tüm samimiyetimle özür dilerim.

 

Şunu da gururla söylemek isterim ki; cahilsem de kimsenin paralı askeri olmadım, sadece MUSTAFA KEMALİN ASKERİYİM.

 

Saygılarımla,

Kastamonu İl Delegesi

Yüksel KEBECİOĞLU

 

13 YORUMLAR

  1. Uslub-u beyan, aynıyla insan…

    Tartışma taraflarının uslubuna baktığımızda, kişilerin seviyelerini rahatlıkla anlayabiliyoruz.

    Kasap’ın ifadeleri ve uslubu itibarıyla, ADAM sınıfında değerlendirilmesinin doğru olacağını sanmıyorum. Acentelerin yıllardır ADAM yerine konulmak uğrunda verdiği mücadelenin sonunda, böyle bir başkanı hak etmedikleri gerçektir.

    Konu YALAMA ödülüne gelirse, Kasap beye mazisini hatırlatma ihtiyacımız doğuyor, doğal olarak.

    Benim TÜSAF ve SAİK Başkanlığım döneminde, bir zübüklük örneği sergileyerek kendi marifeti olduğunu anlatsa da, kendisinin hiçbir katkısı ve emeği olmadan trafik sigortalarındaki acente komisyonlarında bulunan %10 üst sınırının önce %17’ye çıkartıldığını, sonrasında da komisyon sınırının kaldırıldığını ve trafik sigortalarında acente komisyonlarının %25-30’lara ulaştığını,

    Kasap beyin görevi devir almasıyla birlikte acente komisyonlarında çok hızlı düşüşler yaşandığını, %1’lere kadar gerilediğini,

    Bu aşamalar yaşanırken, kendisinin EN İYİ YALAMACI örneği vererek, komisyon düşüren sigorta şirketlerinin yöneticilerine, medyun-u şükran ifadesi olarak TEŞEKKÜR PLAKET’leri takdim ettiğini, bu toplantıların düzenlendiği beş yıldızlı otellerdeki tüm giderlerin ilgili şirketler tarafından karşılandığını,

    Dolayısıyla, YIKAMA-YAĞLAMA-YALAMA konusunda başkanlığa layık tek acente olabileceğini hatırlatmakta ve paylaşmakta yarar görmekteyim.

    Elbette ki, ifadeleri Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini de bağlar. Bu nedenle, TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da göreve davet edilmesi gerekir. Şayet kendisi de, TOBB Başkanı olması sıfatıyla, TOBB üyelerine bu şekilde hakaret etmeyi bir hak olarak görmüyorsa, eminim ki bunun gereğini yapacaktır. Bu güç, kendi karakterinde olduğu kadar, makamında da bulunmaktadır.

    SAİK Başkanlığı, kendisine verilmiş geçici bir görevdir ve ömrü boyunca orada kalmayacaktır, babasından kalan bir miras da değildir. Emanet olarak kendisine verilen bu makam, hiçbir meslektaşına bu şekilde hitap etme hakkını ve gücünü veremez.

    Bu mücadeleye senelerini vermiş bir başkan olarak, kendisini şiddetle kınıyorum.

    Yıllarını acenteler uğrunda çalışmakla geçirmiş bir başkan olarak, Kasap beyi derhal istifa etmeye davet ediyorum.

    Şayet kendisi istifa etmiyorsa, yanındaki diğer SAİK üyeleri kendi duruşlarını ortaya koymalı ve böyle bir kişiyle aynı yolun yolcusu olup olmadıklarını göstermeliler. Aksi halde, onlar da aynı görüşü paylaştıklarını zımnen kabul edeceklerdir.

    Kasap beyin sinirli hali, yaklaşan seçimlerdir ve bir daha seçilmesinin mümkün olmayacağını çok iyi bilmektedir. Acenteler nazarında itibarını ve kredisini tüketmiştir.

    Göreve geldiğinden bu yana, acenteler adına sağladığı tek bir kazanımdan bahsetmesi mümkün değildir. Bir zübük gibi, eski kazanımları sahiplenmesinin de bir manası yoktur. Zira, bu kazanımların sağlandığı döneme hiçbir aktif katkısı olmamıştır. Eski dönemdeki kazanımları gayrı ahlaki yöntemlerle sahiplenmesinin, emanet eşeğe binmekten farkı yoktur ve ilk şeçimde bu sonucu görecektir.

    Kasap döneminde acenteler, itibar kaybının yanı sıra maddi kayıplara uğramışlardır. Bunun başmimarı da bizzat kendisi olmuştur.

    Makam hırsı, bir makama gelebilme ve orada kalabilme hırsı, insanları kişiliksiz hale getirir, aksileştirir, böyle etrafına küfür ettirir.

    ACENTELER KENDİSİNİ, HAYIRLA ANMAYACAK, “HAYIR” İLE ANACAKTIR.

    ZORLAMA KASAP, İSTİFA ET…

    • Sevgili abim.
      Yancılıktan başka bir meziyeti olmayanın, Zübük misali bir yerlere gelenin, ayağın baş olduğu bir ortamda mesleğin geldiği durum maalesef bu. Ama emin olun yenilmekle kalmayıp ezilecekler ve son tahlilde 16000 meslektaşım bunları ağıza alınmayacak küfürler ile yad edecekler.

    • Sevgili Bilal bey, müthiş tesbitiniz için sizi tebrik ederim. Ama SAİK seçimlerine daha çok var. Sayın Kasap’a bu yazıyı benim yazdırdığımı mı düşünüyorsunuz. Ben gazeteciyim ve bunun bir haber değeri var. Her topluluk layığı tarafından yönetilir. Sizi tanımıyorum ama acentelerin çoğunluğunun buna layık olmadığını düşünüyorum Sevgili Bilal kardeşim

  2. Konu her ne olursa olsun belli bir mevkiye gelmiş bir yöneticinin bu uslupla sektörü ilgilendiren bir konuda bu şekilde cevap vermesi kabul edilebilir değil bu konuyu savunabilecek bir meslektaşım varsa empati kurup vijdan muhasebesi yapıp sonra savunmaya geçmesini tavsiye ederim bu uslubu kınıyor muhattabın aklıselim davranık atması gereken adımın ne olduğunu kendisinin daha iyi bildiğini ve bu adımı beklediğimizi sektörün bir bireyi olarak görmek isteriz

    • Değerli meslektaşım,

      Muhatap olarak mahkeme ve TOBB bünyesinde girişimlerim olacağı bilgisini vermek isterim. Konuyu avukatımla da paylaştım.

      Saygılar sunarım…

  3. SAYIN HÜSEYİN KASAP SİZE Bİ HİKAYE ANLATMAK İSTERİM OSMAN LI ZAMANIN DA ASKER SAVAŞA GİRMİŞ PADİŞAH EMİR VERMİŞ KÖYLERDE YAŞI TUTAN HERKEZİ TOPLAYIN DİYE GARİP KÖYLÜNÜN 3 TANE OĞLU VARMIŞ NEYSE 1 TANESİ ASKERE KATILMIŞ VE SAVAŞTA ŞEHİT OLMUŞ SAVAŞ DEVAM EDİYOR ASKERLER GELMİŞ KÖYLÜNÜN ÖBÜR OĞLUNU ALMIŞ SAVAŞTA 2 Cİ OĞLU DA ŞEHİT DÜŞMÜŞ ASKERLER TEKRAR KÖYLÜNÜN YANINA GELMİŞ 3 CÜ OĞLUNUDA İSTEMİŞ KÖYLÜ O PADİŞAHINIZA SELAM SÖYLEYİN BANA GÜVENİP SAĞA SOLA SAVAŞ AÇMASIN DEMİŞ
    SAYIN BAŞKAN EĞER BU YALAMA CÜMLESİ BAŞKANLIĞINIZDAN ALDIĞINIZ GÜCÜNÜZLE İFADE ETTİYSENİZ KÖYLÜNÜN DEDİĞİ GİBİ DELEGELERE GÜVENMEYİN BÜGÜN VAR YARIN YOKLAR EĞER ŞAHSİ FİKRİNİZ İSE SİZİ KASTAMONU YA DAVET EDELİM YÜKSEL KARDEŞİMİZE BİZİ TEMSİL ETMESİ İÇİN OY VEREN 60 ACENTE OLARAK MİSAFİR EDİP BURALARDA BÜYÜK ŞEHİRLER GİBİ YAZ GİTSİN OLMADIĞI BUNUN YÜZ YÜZE NEDEN YAZDIĞINIZI AÇIKLAMANIZI DİNLEMEK İSTERİZ

  4. Can bey,
    Sektörde olan herkes sizi tanır. Gazetecilik duruşunuzuda biliriz. Somut bilgiler olmadan yazmazsınız. Belliki mail ortamında yazışmaları çek edip konuyu kamuoyuyla paylaşmış ve haber yapmışsınız.
    Hüseyin beyi bende uzun süredir tanırım. Önceki dönemde 4 yıl birlikte SAİK üyesi olarak mesayide yaptık. Kendisiyle zaman zaman görüş ayrılıklarımız oldu. Bazıları çok derin ayrılıklar gösterdi. Bir çok tartışmada sert eleştirilerde bulundum kendisine, iletişimi açık biri olduğu doğrudur. Ancak bu uslüp asla kabul edilebilir bir uslup değildir. Sanırım yoruldu kendisine ivedilikle dinlenmeyi öneririm.
    İl delegesi arkadaşımızın tespitleri yersiz değildir. Önemli bulmuyor iseniz dikkate almaz işinize bakarsınız. Her fikir değerlidir SAİK makamıda herkese kulak vermeyi gerektirir.
    Görev süremde dönemin SAİK Başkanı sayın Levent ERGUN de, Sayın KASAPTA nasıl katkı verdiğimizi gayet iyi bilir ve taktirde ederler. Proje yetersizliği acentelerin gelir kaybıdır temel sorun bu kısır tartışmalar içinde olmak değildir başkanın işi, herkese en derin saygılar sunarım.
    Şuayip ŞENEL

  5. Sn. Hüseyin Kasap bu yazılanlar kalıbınıza yakışmıyor. Bir başkandan beklentilerimiz olacak evet ama fikrini ortaya koyan herkese sen sus Şehmuz sen Cahilsin sen bilmiyorsun demekle olmaz bu iş. Önce okuyacaksın, Sonra araştıracaksın, analizini yapıp yorumunu yapacaksın. Bodoslama atlarsan kimseden iyi yorum alamazsın. İyi yorum almadığın zamanda koltuktan veda etmek zorunda kalacaksın.

    Sigorta Sektörüne 3 yıldır girdim. Ve bu sektörde sizin gibi uslubuna dikkat etmeden konusan birini duymadım. Genç bir sigortacı olarak sizin yolunuzda ilerlemek isterdim. Fakat bakıyorumda acentelerin haline ağlıyorum.

    Siz yönetmeyi başaramıyorsunuz. Meşgul etmeyin diyorum.

  6. Hüseyin Kasap’ın Kastomonu delegesine yazdıklarına bakın.
    Cahilsin
    Bilgisizsin
    Yalamasın
    Levent Ergun’un Hüseyin Kasap’ın yazdıklarına yorumuna bakın.
    Adam değilsin
    Büyük yalamasın
    Zübüksün

    Bunlar başkan yada eski başkan oluyorlar.Ve acenteler için ordalar.Kanarya sevenler derneği bunları kapıdan sokmaz.Bu adamlara oy veriyorsunuz ve sizlerin haklarını koruyacaklar.Bilgi yok,donanım yok,seviye yok.
    Esas problem sizde bunlara oyları siz verdiniz/veriyorsunuz.Yeni seçimde gidin bir kahveye ordan şöyle devamlı müdavim,mahalle ve kabadayı jargonunu bilen delikanlımı delikanlı,lakab sahibi,sigaradan eli ve saçları sararmış bir adam seçin ve sigortacılığı da bilmesin elektrik sigortasını bilsin yeter onu başkan yapın.Faydalı olurmu bilmem ama aynı sonuçları elde edeceğinizi, mesleğinizi en az 1 tık yukarı taşıyacağınızdan emin olabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER