19 Nisan 2024, Cuma
spot_img

Trafik kazaları ve trafik primlerinde düşüş için reform gerek

Hayatımız Sigortalı Dergisi yazarı ve Sigorta Eksperi Mustafa Nazlıer, trafik kaza onlarının azaltılması ve trafik sigortası primlerinde düşüşe geçilmesi için bazı alanlarda reform yapmak gerektiğini vurguladı. Birbirine yapışık risk ve sorunların maliyet yarattığını ifade eden Nazlıer, oto kaza eksperlerinin etkinliğinin artırılması, yetkili servis ve atölyelerde usta-çırak eğitimine devam edilmesi, pert total her aracın, sürecin en başından takip edilmesi ve trafiğe çıkış için muayene istasyonundan onay alınması, sektörün trafik güvenliği çalışmalarında yer alması gerektiğini söyledi.

mustafa nazlier sigortali

Yaşar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Banu Özgürel’in yaptığı çalışma dikkate alındığında, her yıl 1 milyonun üzerinde kazanın meydana geldiği, kazaların yıllık 4 milyar dolar zarara yol açtığı sonucuna ulaşılıyor.

Bu durumda,

• Prim üretimi 6 milyar 560 milyon 850 bin TL

• 1 milyon 216 bin 398 kişiye 4 milyar 37 milyon 448 bin TL ödenen tazminat tutarı

• İşlemi süren muallak tazminat tutarı 4 milyon 335 bin 202 TL’dir.

Hesaplama sonucu;

6 milyar 560 milyon 850 bin TL-(4 milyar 37 milyon 448 bin TL + 4 milyon 335 bin 202 TL)

2015 yılı sektör zararı 1 milyar 811 milyon 800 bin TL olarak görülüyor.

Trafik sigortalarında prim zammına karşılık sektörün hala zarar ettiği görülebiliyor. Prim zammına karşılık teminat bedelleri de artıyor. Poliçe priminde yapılan artışın sigortasızlık oranını artırdığı tüm taraflarca biliniyor. Poliçe prim zammının daha da artırılması durumunda, sigortasızlık oranının da paralel şekilde artacağı da muhakkaktır. Poliçe primlerine yapılacak zammın sorunu tam anlamıyla çözmediği, çözemeyeceği rakamlardan da anlaşılıyor.

Sorun yapılan tüm çalışmaların; kaza-hasar uyumu ve araç onarım maliyetlerinin düşürülmesi, maliyet yönetimi, prim artırma üzerine yoğunlaştırılmasından ziyade tüm çalışmaların kaza nedenleri (kök neden) ve önlemlerine yöneltilmesiyle aşılabilecek, tespit edilen nedenlerin sorumluluklara doğru şekilde ayrıştırılması ise farklı poliçelere işlerlik kazandıracaktır.

2014 yılı resmi verilerine göre meydana gelen kazaların yüzde 89,12’sinin sürücü kusurlarından kaynaklandığı belirtiliyor. Kök nedene ilişkin detaylı inceleme yapılmadan tespit edilen veya edilemeyen tüm kusurlar sürücü kusuru adı altında bu veri içindeki yerini alıyor.

Kusurun gerçek nedeninin tespiti önemli bir husustur.

Kazada araç kusurunun olup olmadığı kim tarafından tespit edilecek?

Hasar sürecini bizzat yöneten, hasar hakkındaki tüm ayrıntıları öğrenme ve araçları detaylı inceleme ayrıcalığı olan meslek grubu oto kaza eksperleridir.

Burada oto kaza eksperinin sadece atandığı dosyaların hasar sürecini yöneterek, atayan tarafa verdiği hizmet karşılığı ücretini alabilmesi için gerçekleştirmesi zorunlu olan işlemlerin yapılmasındaki sorumluluğundan bahsedilmiyor. Hasar hakkında herkesten daha fazla bilgi sahibi olmak avantajı ile bu bilgileri sektörün ve tüm toplumun faydasına kullanma sorumluluğu mesleğin gereği olmalı.

88-89-NAZLIER.QXD:Layout 1

Oto kaza eksperlerinin araç üzerindeki hasar miktarı ve onarım yöntemlerinin belirlenmesinin dışında aracı detaylı inceleyerek varsa araç kusurunu tespit etmesi önem arz ediyor. Oto kaza eksperinin fahri müfettiş gibi davranarak araç üzerinde tespit ettiği olumsuzlukları ilgili kurumlara bildirmesi bir anlamda risk analizi yapması tespit sürecinin en önemli adımı olmalıdır.

Gerçek sorumluların tespiti açısından oto kaza eksperi tarafından yapılacak bildirimler son derece önemlidir. Bu nedenle oto kaza eksperlerinin etkinliğinin artırılması, hasar miktarı ve onarım yöntemi dışında kök neden tespiti çalışmaları da yapması zorunlu hale gelmiştir.

Mesleki faaliyet içerisinde hatalı yapılan işlemlerden dolayı, doğrudan eksper hatasının doğuracağı tazminat talepleri içinde yine mesleki sorumluluk poliçesinin yaptırılması zorunluluğu getirilmelidir.

Usta-çırak eğitimi ortadan kalktı

Sektörün bir başka aktörü de yetkili servis ve atölyelerdir. Yoğun olarak sigorta şirketleri ile çalışan bu işletmelerde sigorta sektörü uygulamaları birden çok anlamda sorun kaynağı oluyor.

Şöyle ki sigorta şirketlerinin hasar maliyetlerinin azaltılması adına bir uygulama çeşidi olarak gerekli koşullar sağlandığında parça tedariki sigorta şirketi tarafından yapılıyor, eş değer adı altında yan sanayi parçalar tedarikçi firmalardan servislere gönderilebiliyor. Bundan daha kötüsü hasar tutarı belli bir oranın üzerinde olan araçların onarımı için alternatif onarım yöntemleri araştırılıyor, belirlenen anahtar teslim onarım bedeli üzerinden, içeriği belirtilmeden ve fatura düzenlenmeden onarım tamamlanıyor, bu durum vergi kaybına da neden oluyor.

Düşük fiyatlı, yan sanayi parça kullanımının yaygınlaşması, onarılabilecek orijinal parçaların atılarak yerlerine bunların takılması ve etkin kontrol olmadığından parça kusurlarının tespit edilememesi, tamir konusunda profesyonel sayılabilecek gerçekten işinin ehli olan ustaların zor durumda kalmasına, ahilikten günümüze devam eden usta-çırak eğitiminin ortadan kalkmasına neden oluyor. Öyle ki meslek liselerinden mezun olanların ne iş yapacağı düşünülür hale geldi.

88-89-NAZLIER.QXD:Layout 1

Yan sanayi parçaların özelikle Çin’den ithal ediliyor olması konunun bambaşka bir yönünü yani dış ticarette ithalat artışını ortaya çıkarıyor.

Pert total sorunu

Diğer taraftan, kaza sonrası araçların onarımı maliyet yönetimine dönmüş durumda. Bu yöntemde araçların kısmi onarım maliyeti yükseldiğinden genel olarak pert total işlem tercih edilmektedir. Pert total edilen araçlar birçok kez el değiştirerek hasarlı hali ile satılıyor. Her süreç kayıt dışıdır. Hiçbir denetim ve incelemeye tabii de değildir. Ayrıca, her satış resmi olmadığından çok yüksek bir vergi kaybına yol açıyor. Vergi kaybı dışında milli servet niteliği kötüleştiriliyor. Gereği ve layığı ile onarılmayan araçlar çok daha yüksek riskler yaratarak can ve mal güvenliğini tehlikeye sokuyor. Bu kategoriye giren araçlar için hiçbir özel uygulama veya yasal düzenleme yok. Öncelikle bu duruma düştüğü belli olan, pert total olması kesinleşen her araç, sürecin en başından takip edilebilir olmalı. Pert total işleme giren aracın trafiğe çıkış şartı tüm teknik özellikleri bakımından muayene istasyonundan onay alabilmesi olmalı. Aksi halde tek bir riskli aracın trafikte yaratacağı toplam risk ve sonuçları her türlü kazadan daha ağır sonuçlar yaratıyor.

Bir aracın en çok denetim ve kontrole ihtiyaç duyduğu hali kazaya karşıması durumdur. Kazaya karışan her araç muayene edilerek güvenliği tescil edilmelidir. Milli servetin korunması, can ve mal kayıplarının azaltılması, kamu yükünün azalması, sigortacılığın sektör olarak gelişmesi, meslekler ve sorumluluklarının gelişimi bu ve benzer uygulamalar ile olanaklı.

Sektör, trafik güvenliği konulu çalışmalarda olmalı

Bu konuda olumsuzlukların giderilmesini teminen Başbakanlık tarafından 31 Temmuz 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2012/16 sayılı “Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı” konulu genelge dikkat çekicidir:

“Bu çerçevede, karayolu trafik güvenliğine ilişkin çalışmaları yönlendirmek, bu konuda idari ve yasal düzenlemelere ilişkin çalışmalar yapmak, önerilerde bulunmak, kaydedilen gelişmeler hakkında kamuoyunun aydınlatılması amacıyla yapılacak çalışmaları değerlendirmek, trafik güvenliği konusunda alınabilecek önlemlere ilişkin tavsiyelerde bulunmak, bu konuya ilişkin strateji belgesi ve eylem planları hazırlatmak ve onaylamak, strateji ve eylem planı gerçekleşmelerini değerlendirmek, gerektiğinde strateji ve eylem planlarında değişiklik yapmak, trafik güvenliği konusunda kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonu sağlamak üzere “Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi Eşgüdüm Kurulu” (Kurul) oluşturulmuştur.”

eksperÇok yerinde ve doğru olarak hazırlanmış bir yönetmelik ancak yönetmeliğin amacına uygun işletilmesi, ülkemizdeki tüm araçları ve hasarları etkileyen sigorta sektörünün de ilgili yönetmelik içinde yer alması ile daha etkin olacaktır. Trafik güvenliğinde en önemli süreci yöneten sigorta sektörünün bu genelge ve devamı olana çalışmalar içinde doğru–etkin şekilde yer alması mutlak sağlanmalıdır.

Sürekli bir maliyet yönetimi ve maliyet kaygısı, doğru işi yapmanın önüne geçtiği gibi kontrol edilmeye çalışılan maliyetin daha da artmasına neden oluyor. Bu ve benzeri sistemsel çözüm önerileri hayata geçirilmeden sürdürülebilir politikalar ve projeler üretmek olanaklı değildir.

Birbirinden farklı yasa ve yönetmelikler aynı sonuca odaklanmıştır. Ancak tüm bu yasa ve yönetmeliklerin kurumlar ve uygulamalar bazında birbiriyle ilişkilendirilmesi en faydalı sonucu yaratacaktır.

Sorun ortaya çıkmadan önce süreci yönetmek mutlak gerekli ve elzemdir. Kazanın gerçekleşmesinden sonra maliyetler veya sonuçlar her zaman artacaktır. Öncelik olarak kazaların önlenebilirliliğini artırmak olmalı. Kaçınılmaz sonuçlar için her zaman çözüm üretilecektir. Meydana gelen olayların en önemli sonucu can kayıpları ve kalıcı sakatlanmalardır. Önemli ölçüde iş gücü kaybına yol açtığı ortadadır. Kamu yükünü artırdığı gibi milli servetin sürekli eksilmesi ve/veya kötüleşmesi önlenmelidir.

Birbirini etkileyen ve tetikleyen süreçler olarak belirtilen önerilerin uygulanabilirliğinin gözden geçirilmesi, değişen günün koşullarına uygun en optimum faydayı ortaya koymak üzere taraflarıyla ele alınarak değerlendirilmesi gereklidir.

Sonuç olarak, yapışık riskler, yapışık sorunlar ve maliyetler yaratıyor. Her aşama ayrı bir konu olarak ele alınıp tümünün bir sistem içinde aktif edilmesi son derece kolay, gerekli ve önemlidir. Bu hususların yok sayılarak etkin şekilde aktif edilmemesi halinde ülkemiz can ve mal kayıpları başta olmak üzere artan maliyetlere katlanacaktır. Başbakan sıfatı ile kaleme alınan Resmi Gazete olayların tümüne makro bakış açısı yaratmaktadır. Birbirinden bağımsız ve habersiz tarafların tümü sorunların önemine vakıftır. Tüm taraflardan ayrı olarak sigorta sektörü ve eksperleri aslında tüm süreçlerden de hem haberdar hem de içinde rol almaktadır. Dolayısıyla reform gerekliliği gibi sunma gayreti içinde olduğumuz husus istenen, beklenen ve mutlaka er veya geç hayata geçirilecek gerçeklerden oluşmaktadır.

Konuya muhatap tüm taraflar ile oluşturulacak bir çalışma grubunun ülkemizin ciddi sorunu olan hususlarına çözüm yaratabileceğine inanıyoruz.

Kazasız günler…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER