28 Mart 2024, Perşembe
spot_img

Alaattin Büyükkaya: Türkiye’de milyonlarca sigorta satıcısı olmalı

Sigorta sektöründe prodüktörlük sisteminin önemine dikkat çeken Büyükkaya Brokerlik Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alaattin Büyükkaya; “25 bin acente, 100 tane broker ile sigortacılığı geliştiremezsiniz. 85 milyon nüfusun, büyük bir ekonominin olduğu bir ülkede milyonlarca satıcıya ihtiyaç var. Bunun yolu da prodüktörlük sisteminden geçiyor” dedi.

SİGORTAMEDYA-ÖZEL

Dr. Alaattin Büyükkaya’yı sektörde tanımayan yoktur. Sektör duayenlerinden Büyükkaya, 50 yıla yakın süredir de sigorta sektörünün içinde. Politikaya atılan ve yakın geçmişte milletvekilliği, Bakan Yardımcılığı gibi görevlerde de bulunan Büyükkaya’nın kurucusu olduğu Büyükkaya Uluslararası Sigorta & Reasürans Brokerliği bu yıl 10’uncu yılına girdi. SBD ve Sigorta Ekranı YouTube kanallarının 5 Mart’taki ortak yayın konuğu olan Büyükkaya, sigorta sektörü ile ilgili olarak Sigortamedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın sorularını yanıtladı. Programda, Türkiye’de sigortacılığın gelişmesi için ‘prodüktörlük’ sisteminin önemine dikkat çeken Büyükkaya, “25 bin acente, 100 tane broker ile bir ülkede sigortacılığı geliştiremezsiniz. 85 milyon nüfusun, büyük bir ekonominin olduğu bir ülkede milyonlarca satıcıya ihtiyaç var. Bunun yolu da stopaj usulü ile vergilendirilen bir prodüktörlük sisteminden geçiyor” dedi.

Prodüktörlük sistemi acenteleri güçlendirir

Prodüktörlük sisteminin, acenteler üzerindeki etkileri ile ilgili düşüncelerini de dile getiren Büyükkaya, şunları söyledi: “’Acentelik tasfiye edilecek’ şeklinde tepkiler geliyor. Niye acentelik tasfiye edilsin? Aksine daha büyük acenteler ve brokerler ortaya çıkar. Ben şunu iddia ediyorum: Böyle bir sistemin gelmesi halinde acentelik sistemi biraz daha farklılaşarak daha büyüyecek ve daha güçlenecektir. Bugünkü prodüktörlük seviyesindeki acenteliklerden ciddi büyüklükte acentelikler ortaya çıkacaktır. Yine çok ciddi brokerler ortaya çıkacaktır. Ve bunların sigorta şirketi seviyesinde olacağını da unutmayalım. Dolayısıyla bunun bir yasal temele oturtulması, bir düzen içerisinde yapılması lazım. Önüne gelenin sokağa salınması yerine, bunlar bir eğitimden geçirilmeli ve belli kurallar çerçevesinde sisteme dahil edilmeli. Tüketicilerin haklarını da koruyacak, onlara doğru dürüst bilgi verebilecek sistem getirilmelidir. Bu sistemde devlet vergisini de almalı ve sistem düzgün çalışmalıdır.”

Bir turizm acentesi de sigorta poliçesi satabilir

Günümüzde artık birbirini tamamlayan işler üzerinden şirketlerin kurulmaya başlandığını hatırlatan Büyükkaya,  “Artık bir turizm acentesi, turizm acentesi olmaktan çıkıyor; araç kiralanması da yapıyor, sigorta poliçesi de düzenliyor. İnsanlar artık yapacakları işleri, aynı noktada çözmeye çalışıyor. Globalleşen dünyada eşitlenen bu riskler, belirli iş kollarında ister istemez bir bütün haline geliyor. Birbirini tamamlayan işler olarak karşımıza çıkıyor. Bunu yapamayan işletmelerin geri kaldığını da görüyoruz. Sigorta olayı da böyle gelişiyor. Hem devlet vergisini almalı, hem bir düzen kurulmalı, hem de sistem bir bütün halinde işletilmeli. Bunun illa bir şahıs olması gerekmez. Diyelim ki bir turizm acentesi kurumsal olarak prodüktör olabilir. Artık dünyadaki gelişmelere göre tavır almaya ihtiyacımız var” diye konuştu.

Prodüktörlük sisteminde satıcıları eğitmenin de önemine dikkat çeken Büyükkaya, şunları söyledi: “Bu sistem, dünyanın gelişmiş ülkelerinin hepsinde var. Oralarda eğitimi doğrudan doğruya sigorta şirketi veya acente yapıyor. Bizde ise SEGEM veya üniversiteler yapabilir. Eğitimsiz, önüne gelene belge vermek yerine belirli bir sistem içerisinde işin yürütülmesi gerektiğini söylüyorum. Ayrıca, bugün dijitale de çok önem vermeliyiz. 30-40 sene öncesinin hikâyeleri ile bugünü anlayamayız. O zamanlarda ne bugünkü gibi iletişim ne de sistemler vardı. Bugün uygulanan dijital imkânlardan sonra ekran verilen kim olursa olsun yanlış yapma ihtimali yok. Çünkü zaten sistem onu kontrol ediyor. Yanlış bilgi girdiği zaman poliçe düzenlenemiyor.”

Bu sistemde istihdamın da artırılabileceğini ifade eden Büyükkaya, “Ev kadınları, üniversite öğrencileri, emekliler ve işsizlere ulaşabiliriz. Bugün artık Türkiye’de üniversite mezunlarının sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Bugün üniversitede okuyanlar burs peşinde koşacağına, daha o yaşta meslek sahibi olabilirler. Niye bunları engelliyoruz. Mesela, Almanya’da Allianz, belirli büyüklüğe gelen satıcılarına acentelik veriyor. Dolayısıyla yasaklamak yerine işi teşvik ederek geliştirmek zorundayız” dedi.

Bankalara eskiden karşıydım sonra fikrim değişti  

Bankaların sigorta ürünleri satması konusunda da görüşlerini söyleyen Büyükkaya, şunları söyledi: “Mesela, İngiltere’de bankalar sigortacılık yapmaz; kendi kurdukları brokerlik şirketleri var, onların üzerinden sigortacılık yaparlar. Yani bankacılığın payını başkası yiyemez. Kimse elindeki pastayı başkasına yedirmez. Bunu bilmeden söyleyeceğimiz her söz yanlış olur. Ben de ‘Bankalar sigortacılık yapmasın’ diye bangır bangır bağırdım. Ama Aksigorta’ya girince tablonun çok daha farklı olduğunu gördüm. Merkez Sigorta’yı kurduk, bankamız yoktu. Yine ‘Bankalar sigortacılık yapmasın’ demeye başladık. Bunlar, bulunduğun noktaya göre söylenen sözler. İşin gerçeği, kimse elindeki pastayı diğerine yedirmez.”  

Serbest rekabet ‘kuralsızlık’ değildir

Serbest rekabete inandığını ancak, serbest rekabetin kuralsızlık olmadığını vurgulayan Büyükkaya, “Kuralları konulmuş bir düzen içerisinde rekabet etmek lazım. Bir kere parmağımızın arkasına saklanmamamız gerekiyor. Masa altında yapılan işler yerine masanın üzerine çıkmış, vergilendirilmiş yasal bir sistemin yürümesi gerektiğini söylüyorum. Bunun adına ister sigorta uzmanı, ister sigorta brokeri, ister sigorta satıcısı deyin. Ne derseniz deyin. Türkiye’nin bütün kılcal damarlarına kadar ulaşacak acentelere veya brokerlere bağlı satış elemanlarının varlığına ihtiyaç var” diye konuştu.

Standart düşünmeyin; dünyaya global gözle bakın

Türk sigorta sektörünün dışarıya açılmasının gerekli olduğunu vurgulayan Büyükkaya, şu görüşleri dile getirdi: “Sadece içeriye düşünmeyelim. İmparatorluk mirası bir ülke olduğumuzu unutmayalım. Osmanlı coğrafyası ve Türk coğrafyası bizim ekonomik arka bahçemizdir. İstanbul, bu büyük coğrafyada Türk sigortacılığının merkezi olmalıdır. Nasıl ki dünya sigortacılığının merkezi Londra ise İstanbul da hem sigortacılık hem de reasürans açısından merkez haline getirilmeli. Türk sigortacıları bu ekonomik arka bahçemizi dikkate alan bir mantıkla dünyaya açılmalı.” Son olarak, sigortacı meslektaşlarına yönelik bir tavsiyede de bulunan Büyükkaya, “Standart düşünen değil global bir gözle dünyaya bakmamız gerekli” dedi.

Oğlum ve kızım da sigortacılığı tercih etti

Büyükkaya Brokerliğin bu yıl 10’uncu yılına girdiğini belirten Büyükkaya, oğlu ve kızının da sigortacılık eğitimi alarak, sigortacılık mesleğine girdiğini söyledi. “En büyük hayallerinden birisi, ‘uluslararası broker’ olmaktı” diyen Büyükkaya, Büyükkaya Brokerlik ile ilgilişu görüşleri dile getirdi: “Sigorta şirketi kurmak çok büyük mali sorumluluk gerektiriyor. Bizim kendi gücümüzle bunun altından kalkabilmemiz zor. Ama, uluslararası reasürans brokerliğini yapabileceğimize inanıyordum. O yüzden 2012 yılında böyle bir şirket kurduk. Sigortacılık halkamızı da böylece tamamlamış olduk. Oğlum Tolga Büyükkaya işin başında; kızım Betül de yurtdışı işlerinden sorumlu. ABD’nin San Francisco şehrinde bir ofisimiz var. İki kardeş işimizi geliştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ben de onlara karınca kararınca destek olmaya çalışıyorum. Bugün 100 bin’in üzerinde müşterisi olan bir brokeriz. Bundan da övünç duyuyorum.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER