20 Nisan 2024, Cumartesi
spot_img

COVID-19 iş kazası mıdır?

SigortaMedya Yazarı, Sigorta Eksperi Mustafa Nazlıer, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 7 Mayıs’ta yayınladığı genelgeyi değerlendirdi. Nazlıer’in makalesi şöyle… 

Çalışan işçilerin koronavirüs (COVID-19) bulaşması sonucu enfekte olmaları iş kazası kapsamına alınmalı mı alınmamalı mı? 

Tartışma devam ederken SGK, 7 Mayıs’ta yayınladığı genelgeyle bunun iş kazası değil, hastalık olarak kabul edilmesine hükmetti.

Genelge ile gerekli önlemi almayan ya da çalışanın enfekte olmasına rağmen üretim ile çalışma ısrarlarını sürdüren patronların; hastalık nedeniyle hayatlarını kaybeden işçi ve çalışanlar ile ilgili sorumlulukları ve SGK’nın pandemi ile ilgili yükümlülükleri de ortadan kalkmış görünüyor.

Kurum Başkan Vekili İsmail Yılmaz imzalı genelge şu şekilde:

Covid-19’un pandemi olarak dikkate alındığında, söz konusu salgına maruz kalanlara hastalık kapsamında provizyon alınmalı denilen SGK genelgesi şöyle:

Bilindiği üzere; Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip Koronavirüs (COVID-19), çok hızlı bir küresel yayılım göstererek neredeyse tüm Dünya ülkelerini etkilemiş; ve Dünya Sağlık Örgütünce pandemik (salgın) bir hastalık olarak ilan edilmiştir. Ülkemiz de söz konusu salgından olumsuz yönde etkilenmiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 15 inci maddesinde;

‘4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar, hastalık halidir.’ hükmü yer almaktadır.

Buna göre; COVID-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu dikkate alındığında, söz konusu salgına maruz kalan ve sağlık hizmet sunucularına müracaat eden sigortalılara; hastalık kapsamında provizyon alınması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini ve gereğince işlem yapılmasını rica ederim.”

Küresel olarak takip edilen pandemi hakkında Dünya Sağlık Örgütü tanımlama yapmış olsa da yerel yasalardaki farklılıklar ülkelere göre değişiklik göstermektedir.

Bu konudaki önceki yazımızda Meslek Hastalığı ve İş Kazası tanımlarının öneminin altını çizerken Kamunun alacağı karar ile de şekilleneceğini belirtmiştik.

Esaslı bir düzenleme değil

Genelgenin sonuç ve etkilerini tam olarak anlamak için görüşlerinden sürekli faydalandığımız İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı  Dr. Sadettin ORHAN’dan aldığımız bilgiye göre;

SGK’nın genelgesi sadece hastanelerdeki Covid-19 vakaları için provizyon alınırken girilecek vaka tanımıyla ilgilidir. Yani COVID-19’un iş kazası sayılıp sayılmayacağına dair esaslı bir düzenleme değil. Bir olayın iş kazası sayılması, idari aşamada müfettiş raporuyla ya da yargı aşamasında mahkeme kararıyla mümkün oluyor. COVID-19 sebebiyle bir işçi doğrudan SGK’ya iş kazası yardımı talebinde bulunursa; somut olayın şartlarına göre müfettiş incelemesi yapılır ve iş kazası sayılır/sayılmaz kararı verilir. Ya da mahkeme yoluyla iş kazasına hükmedilebilir. SGK’nın genelgesi bunun yolunu kapatmıyor, sadece daraltıyor. Yani dolaylı olarak ‘Her olayı bana iş kazası diye bildirmeyin, iş kazası talebiyle ayrıca başvuru yapılması gerekir’ demiş oluyor.

Kendisine göre; ‘hatalı ve eksik bir genelge olmakla birlikte, COVID-19’un iş kazası sayılmasını önleyecek bir düzenleme değil. Zaten bildiğiniz üzere genelge, kanunun ve anayasal hakkın üzerinde olamaz’ derken  ‘önümüzdeki süreçte iş kazası yönünde kararlar çıkmaya başlayabileceğini’ belirtiyor.  

Sonuç olarak; genelge yasaların üzerinde değil. Hukuki sürece giren konular için çıkabilecek yargı kararlarıyla her olasılık yaşanabilir. Pandemi bir meslek hastalığı olamaz. Mutlak bir mesleki hastalık olarak görülmek istenir ise de en ilgili olanlar sadece Sağlık Çalışanları olabilir. Bunun dışında kalanların iş kazası veya meslek hastalığı olarak tanımlanmaması gerekir.

İşverenler bu sorunla başa çıkamaz

Diğer taraftan; işverenler açısından durum çok daha zor. Nitelikli iş gücü zaten yok. Piyasalar çok kötü. Kimse sürdürülebilir bir karar alamıyor. Bu koşullarda işvereni sorumlu tutmak ne derece doğru? Hiçbir işverenin bu tür bir sorunla başa çıkması olanaklı değil.

Her hangi bir vaka da ilk sorulacak soru “Nerede, ne zaman ve ne şekilde bulaştı?” Kanıtlanamaz bir süreç. Müfettiş incelemeleri de bu konuda yeterli ve gerçekçi sonuçlar sunamaz.

Ayrıca; kendisini iyi izole edebilen edemeyen arasındaki sorumluluk neden işverenin olsun?.. Bu süreç yönetilemez. Pandemiye dünya bir çözüm bulamaz iken işverenlerin çözüm bulmasını beklemek veya bulaşmayı önlemesini istemek dilek ve temenni olabilir.

Ekspertiz şirketiyiz. Sürekli hareket halindeyiz. Her yere gidiyoruz ve gitmek zorundayız. Yanan fabrika için 15 milyon TL hasar tazminatını WhatsApp’tan gelen görüntülerle onaylayamayız. İşe gitmezsek işyerini mi kapatacağız? İşe giden ekibimiz enfekte olur ise sorumlusu kim olacak ve ne yapacağız?

Konu halen karmaşık. Asıl sorun ülkemizde gece yarısı alınan kararlar ve sabaha karşı çıkan yasalar. Bir sabah İş Veren Mali Mesuliyet kapsamında kucağımızda bulabiliriz. Poliçelerin tamamını gözden geçirmek için geç bile kalınıyor.

Uzun süredir sigorta sektörüne ceza verme veya sorumluluk yükleme anlayışı var. Pandemiden korkmuyoruz, gece gelenlerden korkmalıyız.

Sağlıklı günler dilerim…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER