29 Mart 2024, Cuma
spot_img

Hilmi Karamercan: 2018 yılında maliyetler arttı

Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu Genel Müdürü Hilmi Karamercan, “2018 yılında maliyetler arttı. IBNR hesabı için danışman bir firma ile çalışıyoruz. Bu hesap Nisan ayında ortaya çıkar” dedi.

Sigorta sektörüne ve hayatımıza 2017 yılında giren Riskli Sigortalılar Havuzu, gelinen noktada hem sigortalılar hem de sigorta şirketleri açısından önemli değişiklikleri de beraberinde getirdi. 18 ayını dolduran ‘Havuz’u ve gelinen noktayı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu Genel Müdürü ve aynı zamanda Riskli Sigortalılar Havuzu’nun Yöneticisi Hilmi Karamercan değerlendirdi. Karamercan, Hayatımız Sigortalı Dergisi’nin Mart sayısında yayınlanan röportajında; 2018 yılında maliyetlerin artmasına dikkat çekerek, Havuz’da oluşacak zararların büyüyeceğini söyledi.

“Maliyetler arttı. Hele hele sorumluluk sigortası olması sebebiyle daha uzun süreli tazminat talepleri karşımıza çıkacak” diyen Karamercan; 2018 yılı için yaptırılan IBNR hesabının da Nisan ayında ortaya çıkacağını söyledi. Bu yıl Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu olarak bir danışman firma ile anlaştıklarını ve onların hazırlayacağı hesaba göre bir yol çizmek gerektiğini söyleyen Karamercan; “Bu hesapta da gözlemleneceği üzere geçen seneki IBNR’e nispetle yenisinin düşmeyeceği aşikar. Demek ki bu teknik veriler karşısında Zorunlu Trafik Sigortasında serbestliğin olması icap ediyor. Ama bu serbestlik de herkesin istediğini yapabilmesi olmamalı. Çünkü biz ilkini beceremedik. Sektör o anlamda kendisi nerede yapamadığını düşünmeli ve serbest olduğu vakit hangi önlemler dahilinde bu serbestlik bandının gidip gelebileceğini biliyor olmalı. Yani sektör kendi kendini yönetmediği ve bazı yerlerde ekranlarını kapattığı için devlet bu Havuz zorunluluğunu getirdi” diye konuştu.

Sektör kendini yönetemeyince ‘Havuz’ geldi

Havuz sisteminin gelmesinde en büyük payın sektörün kendisini yönetememesi olduğunu kaydeden Karamercan,“Çünkü biz sektör olarak Zorunlu Trafik Sigortası bakımından serbest tarifeyi eceremedik. Sektör bu anlamda kendisinin nerede hata yaptığını düşünmeli” dedi. ‘Havuz’u değerlendirirken ne getirdiğinin ve ne götürdüğünün de ortaya konulması gerektiğini kaydeden Karamercan, bugün için trafik branşında kimsenin kâr ettiğini söylemesinin mümkün olmadığını belirtti.

Zarar artarak devam ediyor

Karamercan, Havuz içindeki zararın zaman içinde artmasının kaçınılmaz olduğunu da söyledi. “Zarar olmaması mümkün değil” diyen Karamercan, şunları söyledi: “Geçen iki yılı karşılaştırdığımızda ödenen hasar kısmındaki maliyet artışı yüzde 27. O dönemdeki prim artışı yüzde 22’ydi halbuki. Bunlar henüz sadece elimize ulaşanlar. Hasar ihbarı ve sonuçlanması daha uzun süre alan bedeni zararlardaki hasar talepleri artacak. Bu arada kurulduğundan bugüne kadar 1 milyarın üzerinde nakit akışı oldu. Sigorta şirketlerinin havuzdan dolayı ürettikleri prim ve ödedikleri tazminat düştükten sonra birbirlerine devrettikleri nakit para 1 milyarı geçmiştir. Bu rakam 18 ay dikkate aldığında ciddi bir nakit akışı.”

Karamercan, değerlendirmesinde Havuz’un kurulmasına giden süreci ise şöyle anlattı: “2016 yılının sonunda 2017 Nisan’ına kadar olan süre zarfında serbest tarife vardı. Ama sigorta şirketleri poliçe yapmaktan kaçınıyorlardı. Yani daha havuzun öncesinde serbest tarife varken dahi poliçe yapmakta seçicilik/kaçınma başlamıştı. Ardından tavan uygulaması getirilince, bu sefer bugün Havuz kapsamında olan bu araçlara hiç sigorta yapmamaya başladılar. Havuz işte böyle şartlarda devreye girdi.”

Dayanışma (imece) sigortacılık açısından önemli bir başarı

Riskli Sigortalılar Havuzu’nun özellikle sigortacılar arasında dayanışma açısından önemli bir başarı olduğunu belirten Karamercan, Havuz’dan sonra sektörde yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı: “Bu havuz ile birlikte sigorta şirketleri madem böyle bir paylaşım içindeyiz, kendi aramızda dayanışma içinde olmak zorundayız çizgisine geldiler. Bundan kaçıyorlar mı? Hayır, kaçmıyorlar yine tüketiciye trafik sigortası yapıyorlar. Sonuçta ben buradan hissem neticesinde kâr da etsem zarar da etsem ortağım diyorlar. Sigorta şirketleri bakımından Riskli Sigortalılar Havuzu’nda kâr beklentisi olmadığını söyledik. Keza, araç sayıları da başlangıçta tahmin edilen düzeylerde seyrediyor. Havuzdaki trafik sigortasına üretim payı yüzde 23’lerde. Yani primlerin yüzde 23’ü Havuz’dan, yüzde 77’si ise Havuz dışı trafik sigortasından geliyor. Bunun yanında poliçe adedinde de yüzde 10 bu Riskli Sigortalılar Havuzu’na ait poliçeler. Geri kalan yüzde 90’ı ise havuz dışında kalan araçlara ait poliçeler.”

Şirketler Havuz’la yaşamayı öğrendi

Karamercan’a göre şirketler Havuzla yaşamayı öğrendi. Karamercan, zaman zaman mevcut trafik sigortası yönetmeliği ile Riskli Sigortalılar Havuzu Yönetmeliğinin uygulama bakımından karşı karşıya geldiğine de dikkat çekiyor. Karamercan, “Trafik sigortası yönetmeliği 2007’de çıktı. Riskli Sigortalılar Havuzu ise 2017’de yaşanan poliçe düzenlememe krizi sonucunda kuruldu. Dolayısıyla uygulamada zaman zaman poliçenin veya ona yapılan ekin Havuz’un içinde veya dışında kalma durumu sorun yaratabiliyor. Örneğin araç değişikliği yapıyorsunuz ve Havuz’un kapsamında olan bir aracı, Havuz’un kapsamı dışına çıkartmak gerektiğinde uygulama nasıl olacak? Poliçeyi feshedip prim iadesi mi yapacaksınız? Yoksa araç değişikliği mi yapacaksınız? İşte bütün bunlar Havuz’u veya Havuz dışını ilgilendiren faktörler arasında yer alıyor. Zaman zaman bu konularda kötü niyetli uygulamalar olabiliyor. Bu tabi eşyanın tabiatından da kaynaklanıyor. Biri 2007’de çıkmış yönetmelik, diğeri 2017’de çıkmış. Zaman zaman ortaya çıkan sorunlar olabiliyor. Bunlar için çözüm her aşamada Büro yönetimiyle üyeler ve Sigortacılık Genel Müdürlüğü arasında konuşularak, görüşülerek çözülüyor” diye konuştu.

SBM ile koordinasyon halinde çalışıyoruz

Havuzla ilgili çalışmaları yürütürken Sigorta Bilgi Merkezi ile koordinasyon içinde olduklarının altını Çizen Karamercan, sigorta şirketlerinden alınan kayıtların kendileri için öncelikli bilgi niteliğinde olduğunda söyledi. Trafik sigortalarındaki aylık artışın aynen yansıdığına dikkat çeken Karamercan, şunları söyledi: “Aslında Havuz’un kapsamının bu kadar büyük ve geniş olmaması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü kötü sürücüler de var. Bir de tabii tarife sisteminin içinde şu anda tek tip tarife uyguluyoruz. Havuz’a da, Havuz’un dışına da bunu uyguluyoruz. Tavan fiyat dediğiniz vakit serbest tarife trafik sigortası için durmuş oluyor. Sigortacılar haklı olarak istiyorlar ki tarife serbest olsun. Serbest tarifeye geçilse bile Havuz olacaktır kanaatimce. Çünkü bu riskli sigortalılar, bir sigorta şirketinin üzerinden atamayacağı kötü kaderi olmamalı.”

“Yılda 8 kez hasar yapan araç sahibi düşünün. Bu riziko/işleten sigorta şirketinin her yıl başının derde girdiği bir hale gelmemeli. Yani böyle bir durum tam anlamıyla Riskli Sigortalılar Havuzu’nda paylaşılacak bir riziko. Havuzun kapsamına bakabiliriz. Aktüerler çalışıyor. Bunu paylaşıyoruz. Havuz’un üçer aylık değerlendirme raporları var. Değerlendirme Komitesi, Büro temsilcisi, TSB ve Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün temsilcilerinden oluşuyor. Üçer aylık raporlarda teknik neticelerinin ne olduğunu paylaşıyoruz. Rizikoların hangisinin kötü olduğu zaten belli. Mesela taksiler zaten birinci senelerinde kredilerini tamamlıyor. Özel amaçlı araçlar, tankerler… Tankerler riskli sigortaların kapsamı dışında kalmış bir araç grubu. Halbuki içinde olması teknik bakımdan daha doğru.”

Riziko farkları dikkate alınmalı

Karamercan, havuz tarifesinin 7 basamaklı olmasının da bir sıkıntı olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Bu sıkıntılı. Basamaklar arasındaki bandının açılması lazım. Özellikle indirimler açısından bu bandın daha ayrıştırılması lazım. Ülkemizde eğer araç yeni ise, hemen sıfırdan başlanıyor. Yeni bir araç için tarife basamağının sıfırdan başlanması ne kadar doğru? Bir de bizde araç kullanım tarzına göre bir sigorta mantığı var. Evet araç kullanım tarzı bir ölçü ama onlar da kendi içlerinde beygir ve motor gücüne göre ayrıştırılabilecek konular. Mesela 200 beygirlik kamyonla 500 beygirlik çekici arasında da ciddi bir riziko farkı var. Ama bugünkü sistemde bunların hiçbirini ayrıştırmak mümkün değil teknik bakımdan.”

Yeşil Kart poliçesi 2018’de arttı

Yeşil Kart’larda prim üretiminin 2018 yılında bir önceki yıla göre biraz arttığını belirten Karamercan, “Bu yıl yurtdışı çıkışı çekici araçlar bakımından yani nakliyecilerin ihracatının artması sebebiyle daha fazla. 2018 yılını 2017’ye göre daha iyi kapattı. 2017 yılını 28 milyon Euro ile bitirmişti. Toplam prim üretimi 2018’de 29 milyon Euro oldu” dedi.

Karamercan, Yeşil Kart için en önemli çıkışın Kapıkule ve Yunanistan Kapısı olan İpsala olduğunu söyledi. Karamercan, “Yeşil Kart derken 70 yıla yaklaşan bir sistemden bahsediyoruz. Bütünüyle oturmuş. Burada yeşil kart sisteminin en başarılı olan kısmı; ülkelerin bir kere kendilerinin bu sistemin arkasında duruyor olmalarıdır. Para transferi de çalıştığı müddetçe yani hasar tazminatı demek paranın ödenmesi demek. Zarar görenin zararının giderilmesi demek. Bu sistem yürüdüğü müddetçe problem söz konusu değil” diye konuştu.

Bulgaristan’a gidecekler dikkat etsin

Yeşil Kart’ta Bulgar piyasasının öncekinden de kötü bir hale geldiğini belirten Karamercan, buradaki sıkıntıyı şöyle anlattı: “Bulgaristan’ın şu dakikada neredeyse yeşil kart üyeliği Avrupa Birliği üyeliği nedeniyle pamuklar içinde tutuluyor. Yoksa çoktan Bulgaristan’ın Yeşil Kart sistemindeki üyeliği askıya alınmalıydı. O derece kötü. Avrupa topluluğunun ön gördüğü ilkeleri de ihlal eder vaziyette. İflas, Bulgaristan’daki kamu otoritesi tarafından ilan edilmiyor ama neredeyse ülkenin kendisi de iflas etmiş durumda. O nedenle Avrupa ülkelerine gideceklere yeşil kartlarını Türk sigortacılardan almalarını tavsiye ediyoruz. Yoksa ciddi olarak başları ağrır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER