28 Mart 2024, Perşembe
spot_img

Sektör havuzlaşmamalı aksi halde aracı durumuna düşeriz

Hayat dışı sigorta sektöründe havuz sayısı çoğalıyor. Sayının artmasının, sektöre zarar vereceğini ileri süren bazı sigortacılar, belli branşlarda sigorta şirketlerinin sigorta aracıları haline dönüşme kaygısını taşıyor.

ALP SÜER / HAYATIMIZ SİGORTALI
Hayatımız Sigortalı 'Sigortamedya Dergilik'te'
HAYATIMIZ SİGORTALI ‘SİGORTAMEDYA DERGİLİK‘TE

Türkiye’de hayat dışı (elementer) sigorta sektöründe son dönemde yılın 2’inci yarısındaki kurdaki hareketliliğin sektör üzerindeki etkisi bir kenara bırakılırsa, üzerinde çok konuşulan bir konu var: O da ‘havuzlar.’ Zorunlu trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasının ardından geçen yıl riskli sürücüler için başlatılan havuz sistemi devam ederken, bu yıl da ‘ticari alacak sigortaları havuzu’, ‘nükleer riskler sigortaları havuzu’ ve (Yeni Ekonomi Programı’nda da yer alan) ‘Türkiye Reasürans Havuzu’nun kurulacağı duyuruldu. Sektörde havuz sayısının çoğalması karşısında sektör temsilcileri de son günlerde seslerini daha fazla yükseltmeye başladı. Bazı sigortacılar, konuya daha ılımlı yaklaşırken ve sistemin yararlı yönlerini de vurgularken, bazı sektör yetkilileri ise havuz sistemine çok da sıcak bakmıyor. Havuz sayısının daha da artmasının ve tabiri caizse ‘sektörün havuzlaşması’nın sigorta şirketlerine zarar vereceği ve şirketleri sadece poliçe kesen aracılar durumuna düşüreceği kaygılarını taşıyan sigortacı sayısı artıyor.

Riskleri transfer ediyor

Genel olarak resme bakıldığında ve “Sigorta sektöründe havuzlar gerekli mi?” sorusunu sorduğumuzda, Türkiye gibi gelişmekte olan ve bir çok riskle karşı karşıya olan sektörlere sahip bir ülkede soruya ‘hayır’ demek mümkün değil. Nitekim, sigorta havuzları da (pool), sigorta şirketlerinin tek başlarına üstlenemedikleri risklerin transferine imkan sağlanması için bir grup sigortacının kamu otoritesince ya da kendiliğinden bir araya gelerek birlikte bu riskleri üstlenilebilmesi için oluşturuluyor. Havuzların oluşturulmasıyla yüksek reasürans kapasitesi sağlanması da amaçlanıyor. Türkiye’deki örnekler incelendiğinde 1999 Marmara Depremi’nden sonra 2000 yılında kurulan ve zorunlu deprem sigortasının yaygınlaştırılması için oluşturulan ‘Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK)’, ile birlikte 2005 yılında tarım alanında faaliyet göstermek üzere ‘Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM)’ başarılı olarak kabul edilen uygulamalar arasında yer alıyor.

Sigorta sektöründeki başlıca havuzlar:

▼ Türkiye Reasürans Havuzu
▼ DASK
▼ TARSİM
▼ Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi
▼ Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi
▼ Riskli Sigortalılar Havuzu
▼ Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Havuzu

Başarısız örnekler de var

DASK ve Tarım Sigortaları Havuzu gibi başarılı örnekler dışında ülkemizde başarılı olamayan uygulamalar da mevcut. Bunların başında da 2014’te sigorta teminatı bulmakta zorlanan şirketler için oluşturulan ‘Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi’ geliyor. Sigortacılara göre, yeterli talep görmemesi ve yeterince derinleşmemesi söz konusu havuzun başarısızlığın da temel nedeni.

Sektör havuzlaştırılıyor!

Sigortacıların eleştirileri, havuz sisteminin gerekli olup olmadığı tartışmalarından çok ‘havuz sayısının giderek artması’ ve ‘sistemlerin kurgulanması ve kurallarının konması’ noktalarında yoğunlaşıyor.

Ceyhan Hancıoğlu
Ceyhan Hancıoğlu

Ekim ayında gerçekleşen HDI Sigorta acenteler toplantısında dinlediğim HDI Sigorta CEO’su Ceyhan Hancıoğlu’nun havuz konusunda açıklamaları da acenteler tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Zorunlu sigortaların üretim payının yüzde 38 olduğunu belirten Hancıoğlu,“Türkiye’de son yıllarda zorunlu sigortaların sayısı artarken, sektör havuzlaştırılıyor” dedi. Havuz sayısının giderek artması karşısında sektör temsilcilerinin pek çoğundan “Belli branşlarda sigorta aracıları haline dönüşebiliriz” cümlesini sık işitir olduk. Sistemlerin iyi kurgulanması da havuzdaki iyi-köyü riskler arasındaki dengenin oturtulması açısından önem taşıyor. İyi kurgulanmadığı takdirde havuza kötü riskler doluşuyor. İyi riskler yani risklerini iyi yöneten şirketler ise bir süre sonra havuzu terk ediyor. Küçük bir hatırlatma yaparsak, Halk Sigorta’nın idareciliğinde küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) alacakları için bir bakıma garantör olacak ‘ticari alacak sigortaları havuzu’ yanında ‘nükleer riskler sigortaları havuzu’ ve Türkiye Reasürans Havuzu konusunda çalışmalar sürerken, söz konusu havuzların yakında hayata geçmesi bekleniyor.

‘Havuzlar günün şartlarına göre değişebilmeli’

Uğur Gülen
Uğur Gülen

Sektörde olumlu havuz örneklerinin yanında olumsuz örneklerin de olduğunu belirten Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, şunları söylüyor: “Trafik sigortasında serbest tarifeye inanmakla birlikte riskli araçlar için havuzun olması çarkların da yeniden dönmesini sağlıyor. Buna karşılık hekim sorumluluk ise problemli. Hem hekimlerin yanlış uygulamalarıyla ilgili çok sayıda hasar söz konusu hem de davalar çok uzun sürüyor. Şirketlerin mali tablolarına yansıyan, sonuçlanmamış pek çok hasar dosyası var. Bu nedenle hekim sorumluluk, trafik havuzundan daha tehlikeli. Havuzlar da günün şartlarına uygun olarak değişebilmeli. Yok edilmesi gereken yerde ortadan kaldırılmalı. Havuzların sektör yararına olmasını da kamu otoritesi ile birlikte sigorta şirketlerinin konuşarak sağlayabileceğini düşünüyorum.”

‘Havuz, tüm paydaşlar destekliyorsa gerekli’

Alfredo Munoz
Alfredo Munoz

Sigorta sektöründe ‘Havuz’ların çoğalmasına sıcak bakmadığını belirten Mapfre Sigorta CEO’su Alfredo Munoz, “Havuz, sektörün tüm paydaşlarının desteklediği ‘gönüllü’ bir havuzsa olumlu. Ancak, zorunlu oluşturulan havuzlar ortada bir sorunun olduğunu gösterir” diyor. Sözgelimi, devasa nükleer santralların sigortalanmasında tek başına hiçbir sigorta şirketi riskin altına giremeyeceği için bu konuda havuzun gerekli olabileceğini vurgulayan Munoz, büyük risklerin yönetiminde farklı metotların da uygulanabileceğini dile getiriyor. Munoz, Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) yer alan ‘Reasürans Havuzu’ ile ilgili yorum yapmak için detayların netleşmesinin gerekli olduğunu söylüyor

‘Şirketler stratejik planlama yapmalı; niş şirketler çoğalmalı’

Ahmet Yaşar
Ahmet Yaşar

Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, Türkiye’de çoğunlukla konjonktürel ihtiyaçlardan ve kamu otoritesinin düzenlemeleriyle ortaya çıkan havuzların bir çoğunun model olarak örnek ve başarılı olduğunu söylüyor. Bununla birlikte söz konusu sistemlerin yaygınlaşması ve kapsama alanlarının giderek gelişmesinin sigorta şirketlerinin serbest piyasa koşulları içerisinde faaliyet göstermesinin önünde bir tehdit oluşturabileceğini vurgulayan Yaşar, “Şu an için böyle yakın bir tehlike olmamakla birlikte sigorta şirketlerinin ‘stratejik planlama’ yapmasında fayda var. Aksi halde sigorta şirketleri belli branşlarda sigorta aracıları haline dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya olacak. Uzmanlaşmış niş şirketlerin artması bu tehlikeyi bertaraf edebilir” diyor.

Şirketlerin 2019 hedefleri Hayatımız Sigortalı’da

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER