20 Nisan 2024, Cumartesi
spot_img

Zorunlu trafik sigortasında çözüm önerileri…

Sigorta Eksperi Mustafa Nazlıer, “Rüzgar Çetin” örneği üzerinden trafik sigortalarında asıl hedefin sürücü olması gerektiğini belirterek, bu branşta işleten için ayrı, sürücü için ayrı poliçe düzenlenmesi  gerektiğini söyledi.

mustafa nazlıer1
Sigorta Eksperi Mustafa Nazlıer

Kafamızda “Trafik sigortalarında sorunların temel sebepleri nedir? Kimlerdir? Yasal sorunlar var mı? Uygulama sorunları var mı? Sorunların giderilmesi olanaklı mı? Nasıl olacak? Kimler yapacak? Ne yapacaklar? Yapılabilir mi?” gibi sorular var ancak sanırım en  önemli sorular şunlar: “Gerçekten bir değişiklik isteniyor mu? İsteniyor ise kim engelliyor?…”

Sorgulama ile başlayarak sunacağım önerinin anlamlı olmasını  sağlamak istiyorum. Öncelikle çözüm önerisi teklifim şudur: İki ayrı Zorunlu Trafik Sigorta poliçesi düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

  • İşleten Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi
  • Sürücü Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi

Hukuken iki ayrı sorumluluk mevcut. Birbirinden tümüyle ayrı hukuki temelleri olan bir konu, tek bir başlık altında tek poliçeyle sürdürülemez. Bugüne kadar bu şekilde sürdürülmesi, tahminlerin ötesinde sorun ve kayıplara yol açıyor. Bunu açıklamaya çalışırken tümüyle ve sadece içeriği çok iyi verilerden oluştuğu için ve büyük kitlelere ulaştığı için “Rüzgar Çetin” kazasını örnekleyeceğim. Tüm topluma açık, yazılı ve görsel haber olmuş, içeriği zengin bir konu olarak anlatım için iyi, yaşattıkları bakımından kötü bir örnektir.

Neden işleten ile sürücüye ayrı poliçe düzenlenmeli konusuna iyi bir cevap olacak. Basında yer aldığı şekli ile bazı bilgileri haber olan yönlerini dikkate alacağım.

Sürücü sıfatıyla Rüzgar Çetin;

  • Daha önce iki kez alkollü araç kullanmak suçundan ehliyetine el konulan Rüzgar Çetin’in ehliyetini aldığı günden bu yana 28 trafik cezasıaldığı ortaya çıktı. Rüzgar Çetin’in trafik suçları arasında “tehlikeli şerit değiştirmek”, “emniyet kemeri takmamak”, “ehliyetine el konulmuşken araç kullanmak” suçlarının bulunduğu belirtildi.
  • Daha önceden 80 cezapuanı bulunan Rüzgar Çetin’in yaptığı son kazayla birlikte ceza puanı toplamı 100’ü geçmiş oldu. Rüzgar Çetin’in alkolmetreyi üflemediği için 2 yıl, alkollü çıktığı için 6 ay ve 100 ceza puanını geçtiği için 2 ay olmak üzere ehliyetine toplam 2 yıl 8 ay el konulduğu belirtildi.
  • Rüzgar Çetin’in 11 kez “emniyet kemeri takmadan araç kullanmak” suçundan ceza kesildiği belirtilirken, “ehliyetine alkol yüzünden el konulmuşken araç kullanmak”, “tehlikeli şerit değiştirmek”, “aşırı hızla araç kullanmak”, “ehliyetini üzerinde bulunmamak” suçlarının bulunduğu belirtildi.

Yukarıdaki haber metinlerine bakınca gerçekleşen trafik kazasının geliyorum diyerek geldiğini, hatta geç kaldığını düşünüyoruz. 720 TL trafik sigorta primi, ödeyerek 506 bin TL tazminat yüküne yol açıyor (Aileye rücu edilecek olması ayrı bir konu…). Sadece tek bir poliçe… Mevcut uygulamalarda araç plakası esas alınarak düzenlenen zorunlu trafik sigortası  tüm zararları karşılıyor. Özellikle araç hasarları dışında kalan, bedeni zararlar ve dolaylı kayıp türü olan ‘Değer Kaybı’ zararları tazminat olarak ciddi yük olmaya başladığında bu sorun fark edilir oldu. Mevcut durum ile sürekliliği olamazdı ve nihayetinde yüksek primler ile ortaya çıkıverdi. Ve bu sorun şu an herkesi ilgilendirir halde. Ayrıca mevcut sistemin hiç adil olmadığı kesinlikle doğru ancak  bu durum sanki sigorta şirketlerinin bir sorunuymuş ve bu sorunlara sigorta şirketleri sebep oluyormuş gibi bir hava yaratıldı. Tüm meslek mensupları,  hukukçular, aktüerler ve konuyla ilgili uzmanların da iyi bileceği bir konu özü itibarıyla görüşülmeyerek, gerçekler görmezlikten gelinerek iyileşme olmayacak.

Önerim şöyle:

İki kez alkollü araç kullanmaktan ehliyeti alınan, 28 ayrı trafik cezası bulunan alan sürücü her sürücü ile aynı haklara sahip olamaz, olmamalı. Ayrıca bu kazalara yol açan aracın kendisi değil, bizzat sürücüdür. O halde;

  • Sürücü için zorunlu sigorta ayrı olmalı. Kusur durumuna göre sürücü veya araç hangisi tespit edildi ise o poliçe devreye girmeli,
  • 1 yıl içinde nadiren trafiğe çıkan emekli Ali Bey 3 bin km yol kat edip 720 TL prim öderken 150 bin km yol yapan sürücü aynı primi ödememeli,
  • Emekli Ali Bey’in hiçbir trafik cezası yok iken 720 TL prim ödüyor ise 28 ayrı trafik cezası olan kişi 12 bin 720 TL ödeyerek poliçe almalı,
  • Emekli Ali Bey alkolü sadece kolonya cinsinden koku olarak kullanırken trafikte kendinden geçmiş alkollü katiller ile aynı primi ödememeli,
  • Aşırı trafik cezası alan sürücü kendisine trafik poliçesi bulamıyor ise araç kullanmamalı.
  • Her sürücü kendisinin polisi olmalı (Değerli Üstad Sn. Fikret Bey’in tanımıdır… İzniyle yazı içinde kullanıyorum). Aldığı her trafik cezasında primin artacağını bilerek kullanmalı, ayrıca sadece 90 TL trafik cezası ile kurtulamayacağını anlamalı, her sürücü kendi polisini içinde tutup kendi cezasını hesaplamalı,
  • Her ehliyet sahibi mutlaka kendi kişisel poliçesi olmadıkça sürücü koltuğuna oturmamalı, ehliyet sahibi olmakla sürücü olmak arasındaki farkı bilmeli, sorumluluğu taşımalı,
  • Kiralık araç alınırken firmalar kiralayan sürücüye geçerli poliçesi yok ise araç vermemeli,
  • Yurtdışından gelip ülkemizde araç kullanacaklar dahil mutlaka kısa sürelide olsa poliçe yaptırma şartına tabii olmalı.
  • Kazalarda kusurlar doğru incelenmeli. Kazanın gerçek sebebi araç veya sürücü tam olarak belirlenmeli.
  • Emniyet Genel Müdürlüğü trafik ceza bilgilerini Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) ile paylaşmalı. Trafik sigortası primi hesaplanırken her türlü trafik cezası prim çarpanı ayrı olmalı. Alkollü araç kullanan kişiye verilen ceza primine suçun niteliğine göre yansımalı. Yanlış park eden sürücü ile aynı olmamalı. Kırmızı ışıkta geçenin prim çarpanı ile stop lambası yanmadığı için kesilen cezanın prime etkisi hem hesaplanmalı hem de doğru hesaplanmalı.
  • Trafik sigorta primi cezaları ile doğru orantılı hesaplanır ise bu bir risk analizi kabul edilir. Sigorta tekniği ve hukukuna da uygundur. Ayrıca ceza türüne göre prim hesabı her sürücünün kendi primini kendi yaratması olacağından yüksek prim hikayeleri ve bahaneleri son bulmalı,
  • İşleten kusurları tespit edilirse poliçe değişeceğinden her trafik kazasından sonra kendiliğinden sürçlerin doğru çalışması da sağlanacaktır. Dolayısıyla bir ticari şirkete ait araca sonradan gelen radar cezasını inceleyen işleten yetkilisi o tarihte cezaya konu araç nerede ve kim tarafından kullanılıyor ise bunu çalışanı ile beraber Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bildirerek cezanın sürücüye ait olduğunu beyan etmeli. Kendi priminin  yükselmemesi için hiçbir işleteme sahibi aksini kabul etmeyeceği gibi iş hukuku dahil tüm hukuk süreçlerinin doğru işletilmesi sağlanacaktır. Aksi halde işleten primi yükselir ve oto kontrol mekanizmaları kendiliğinden oluşur,
  • Her işe yeni personel alımında çalışacak her kişiden referans bilgi olarak zorunlu trafik poliçesini sunması istenecektir. Ödediği prim ne kadar yüksek ise işe alacağı personelin ne tür riskler taşıdığını da görebilecektir. Veya çok düşük bir prim ödediğini görüyor ise güvenli bir çalışana sahip olduğunu anlayacaktır. Risk konusunda prim tutarı referans bilgi olacaktır,
  • Plakaya kesilen cezalar ve poliçeler tek suçlunun araç olduğunu gösteriyorken artık araçların suçu olmadığı sürücülerin suçlu olduğu doğru mekanizma çalıştırılır olacaktır. Alkol etkisine kaza yapan araç değil, sürücüdür,
  • Ticari araçların yarattığı risk oranında prim ödemesi sağlanacaktır, trafikte bulunma süre ve mesafesi prim tutarında etki faktürüdür, kilometre mutlaka önemlidir,
  • İşleten kusurları bakımından her aracın son derece bakımlı ve güvenli olmasının önemi ortaya çıkacaktır,
  • Mevcut sistemde “kusursuz ve sorunsuz kişilerin” tamamen suçlu, kusurlu ve sorunlu kişilere ait cezaları üstlenerek onların yol açtığı zararları karşılamak adına her türlü maliyeti üstlenmeleri engellenmiş olacaktır. Yükselen primlerin sebebi olmayanlar her yıl ayrıca buna katlanmak zorunda kalmayacaktır,
  • Ehliyet almak ve araç alıp trafiğe çıkmak yetmez. Her kişi bunun için kendi sorumluluklarını taşıdığını ortaya koyan poliçesini yanından ayırmayacaktır. Poliçesi yok ise ehliyeti yok sayılmalıdır,
  • Kişilere göre prim, araçlara göre prim, risklere göre prim sorumluluğa göre maliyet hesaplanacak ve adil bir çözüme kavuşturulacaktır.
  • 2016 yılı Ocak ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı araç sayısı 20 milyon 98 bin 994 ise aynı sayıda zorunlu trafik poliçesi olmalıdır,
  • 2014 yılı sonu itibariyle ülkede trafikteki toplam sürücü sayısı 25 milyon 972 bin 519 olduğu, 2016 yılı sonu itibarıyla ehliyet sayısı 30 milyonu geçecek olması önemli bilgidir. Trafikte araç sigortalılık oranı yüzde 75 civarında. 25 milyon 972 bin 519 adet aracın yüzde 75’i sigortalı yüzde 25’i sigortasız. Her bir işleten aracının tamamı zorunlu olduğu halde sigortalı değil. Yaklaşık sayıları 30 milyon olan ehliyetli araç sürücüsü için zorunlu sigorta şartı getirildiğinde, sigorta sektörü olması gereken düzeye ulaşabilir. Ayrıca trafik cezasına bağlı prim artış uygulamasıyla taban fiyat sigorta sektörünün en düşük prim havuzunu teşkil eder. Sürücü ve işleten cezaları sebebiyle ödeyeceği yüksek primler güçlü ve adil bir sigorta sektörü yaratır.
  • Her iki grupta da tazminat yüküne göre prim hesaplanacağından primler kendiliğinden düşecektir.
  • Her şeyden önemlisi özel veya kamu fark etmez, kişisel sorumluluk ön planda olacağından kaza sayısından, ölümlere, yaralı sayısından toplumsal düzene kadar her şey etkilenecek ve kendiliğinden bir düzene girecektir. Her işi mahkemelerin veya devletin yapması beklenemez. Toplumsal düzen için eşitlik, adalet ve sorumluluk şarttır.

Mevcut koşullar altında iyileşme beklemek çok zor. Uzun süredir basını takip ediyorum. Konu hakkında yüksek bilgiye sahip veya sorumlusu olan kişiler dışında herkes konuşuyor. Poliçe bir emtea değil. Primler ne şekilde hesaplanıyor, neler etki faktörüdür, kimler, hangi yöntemler ile bunu yapar hiçbir teknik detay olmadan herkes yorum yapıyor. Sektör temsilcileri bazı açıklamalarda bulunuyorlar dinleyen yok zaten kimse de anlamak istemiyor. “Herkes fiyat düşsün, nasıl olur ise olsun yeter ki düşsün” diyor.

Trafik sigortalarında asıl hedef sürücü olmalı

TSB Başkanı Sayın Ramazan Ülger, ortaya çıkan fiyat artışlarında döviz kurunun da etkisinin olduğunu, ancak asıl problemin yeni düzenleme ile gelen değer kaybına yönelik tazminat taleplerinden kaynakladığını vurguluyor. Artan maddi hasarların dosya maliyetindeki ortalama yüzde 22 artışın, yüzde 15’inin maliyet artışından, yüzde 7’sinin ise değer kaybı ödemelerinden kaynaklandığını belirtiyor. Aslında maddi hasardan daha yoğun olarak bedeni hasar ödemelerinde ciddi artış olduğu ortada. Trafik sigortasında gerçekleşen hasarların yüzde 57’si bedeni hasarlardan oluşurken önceki dönemlerde ise bu oranın yüzde 0 – 30 civarında olduğu biliniyor.

Özetle, sigorta tekniğine uygun olarak bilimsel yöntemler ile prim hesapları yapılırken bir gecede çıkan kanunlar ile primi alınmayan geçmiş 10 yıl öncesini de kapsayan tüm hasarlardan bir gecede sigortacılar sorumlu tutulunca haklı olarak prim artışı kaçınılmaz oluyor. Bu konuda halen doğru bilgilerin paylaşılmadığını, Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek’e dahi doğru bilgilerin eksiksiz verildiğini düşünmüyorum.

Sonuç olarak, basında çok gündem yaratan Rüzgar Çetin davası, olayların iç yüzünü anlatmak için örnek teşkil ederken bu fırsatı kaçırmamak için dikkat çekmek istedim. Bu konuda çok yüksek bilgiye ve donanıma sahip birçok sektör mensubu varken sektör dışı aktörlerin gazete ve dergi köşelerinde çığırtkanlık yapması doğru da değil hoş da değil. Gerçek bir çözüm önerisi aranıyor ve isteniyorse zorunlu trafik sigortasında asıl hedef ve amaç sürücü olmalı. Bunu sağlamadıkça adil ve doğru bir sistem hiçbir zaman oluşmayacaktır. Başta tüm toplumun menfaatine olan bu konu sigorta sektörünü yakından ilgilendirdiği kadar kamu kurum ve kuruluşları dahil etki etmediği alan kalmayacaktır. Belki ilgililer ve yetkililer bu konuyu dikkate alır da hazır arkamızda bir “Rüzgar” varken doğru limana yöneliriz.

Her zaman eleştirmek yerine her olaydan dersler çıkararak çözümü konuşmak, yazmak katkı sağlamak için başlangıç olacaktır.

 

4 YORUMLAR

  1. Bu öneri tüm dünya için yeni, ama trafik kazalarında şampiyonluğa oynayan ülkemiz için gerekli ve yerinde bir öneridir. Önerinin daha eski orijinleri var mıdır bilmiyorum, ama 2012 yılında fikir olarak ortaya koyan ve 2013 yılında Ankara’da düzenlenen 1. Ulusal Sigorta ve Aktüerya Kongresinde sunan kişi benim. Bu fikrin geliştirilmesi ve bir an önce yürürlüğe koyulması içim her türlü desteğe hazırım.

  2. Merhabalar,
    Öncelikle, işleten ve sürücü aynı kapıya çıkmaktadır.
    Araç sahibi ve işleten için ayrı poliçe düzenlenmesi konusunda bir sürü sorun çıkabilecektir. Nacizane aklıma gelen noktaları aşağıda belirttim. Sürç-i lisan ettiysek affola.. :))
    ** İşleten araca zarar verdiği zaman, araç sahibine karşıda sorumlu olmuş olacaktır. Bu şekilde sigorta şirketlerinin cebinden her kazada en az iki araç için maddi tazminat çıkmış olacak ve zararları iyice artabilecektir. Aynı konu bedeni zararlar içinde geçerli.
    ** Ülkemizde ehliyet sahibi olup, aracı olmayanlar / nadiren araç kullananlar veya hiç kullanmayanlar mevcut. Zorunlu olduğu zaman araç kullanmayan veya nadiren araç kullanan kişi poliçe yaptırmadığı için ceza ile karşılaşabilecektir.
    ** Ehliyet sınıfına göre poliçe düzenlenebilir diyeceksiniz. Fakat, yine en yükseği bulunsun diye büyük araç ehliyeti alıp, otomobil kullanan bir sürü insan mevcut. Bu sefer, bu kişiler yüksek prim ödemiş olacak.
    ** Ülkemizde genel olarak bir çok araç sahibi işletenin babası, annesi veya başka bir tanıdığıdır. İki ayrı poliçe olunca bu kişilere daha çok maliyet yüklenmiş olacak ve sigortasızlık oranı artabilecektir.
    Saygılarımla,

  3. Bence de; sigorta şirketlerinin şikayeti olan unsur Ölüm ve Sakatlanma tazminatları olduğu için bunu Trafik sigortasından ayırmalı. Manevi Tazminat sigortası isteğe bağlı olmalı. Kendine güvenen Ölüm ve sakatlanma tazminatı kısmını satın almayabilir isteyende 1.000.000 tl dahi seçenekli satın alma hakkına sahip olmalıdır. Yine maddi tazminatlarda seçenekli olmalı isteyen 31.000 tl isteyen 1.000.000 tl ya kadar serbest seçme hakkı tanınmalı. Vatandaş gücünün yettiği kadar ödesin Şartlarıda ağır tutalım. Ölüm e sebebiyet veren sürücü Haksızlığı oran da karşı tarafa tazminat ödeyinceye kadar Hapis le cezalandırılırsa hem kazalar azalır, hemde sigorta şirketlerinin şikayeti ortadan kalkmış olur? İyi düşünün vatandaş 1 poliçeyi ödeyemiyor 2 poliçeye çıktığında kafasının karıştırılmasına gerek varmı? Seçmeli ve Özgür Sigorta Poliçesi her zaman iyidir alan memnun satan memnun olması lazım Bu Trafik Sigortası çıkmazının sona erdirilmesi adına. Kasko poliçesinde seçenekler mevcut tüm sigortacılar Trafik sigortasından daha kolay satabiliyor. Hem müşteri Kaskoyu satın alırken bilinçleniyor sigortacı haklarını anlatırken hem de ALAN MEMNUN SATAN MEMNUN oluyorç Değil mi?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER