19 Mayıs 2024, Pazar
spot_img

Deprem yaralanmaları da sağlık sigortası kapsamında yer almalı

Depremin ardından deprem bölgesindeki yaralanmaların sağlık sigortaları kapsamında olup olmadığının gündeme geldiğini belirten NEN Sigorta Brokerliği Kurucusu Yavuz Önen, “Depremde meydana gelen yaralanmalar kapsam dışında. Hazine bunu genel şartlara yazmış ve 1990 yılında Resmi Gazete’de yayımlanmış. SEDDK Genel Şartlar’daki bu istisnayı kaldırmalı” dedi.

SİGORTAMEDYA / DAMLA ÖZAFŞAR

Deprem sonrası mağdurların bedeni ve maddi hasarlarının nasıl tanzim edileceği de tartışma konusu oldu. Konut, Zorunlu Deprem Sigortası ve Kasko poliçesine sahip depremzedelerin zararları DASK ve sigorta şirketlerince karşılanıyor. Ne var ki sağlık tarafında deprem nedeniyle meydana gelen yaralanmalarda “Genel Şartlar” engel teşkil ediyor. 1990 yılında yürürlüğe giren Sağlık Sigortası Genel Şartları’na göre sağlık sigortaları deprem kaynaklı yaralanmaları ödemiyor. NEN Sigorta Brokerliği Kurucusu Yavuz Önen, “Depremin ardından deprem bölgesindeki yaralanmaların sağlık sigortaları kapsamında olup olmadığı gündeme geldi. Depremin neden olduğu yaralanmalar Özel Sağlık Sigortalarının Genel Şartları çerçevesinde istisna tutuluyor. Genel şartlara göre poliçelerde “aksi belirtilmediği sürece depremde meydana gelen yaralanmalar kapsam dışında”. Hazine bunu Genel Şartlara yazmış ve bu 1990 yılında Resmi Gazete’de yayımlanmış. Sektörde bir tek Anadolu Sigorta sağlık poliçelerinde deprem teminatını veriyor. Sigorta şirketleri genelde depremdeki yaralanmalardan sonra gelen başvurulara göre değerlendirme yapıp ya onay veriyorlar ya da vermiyorlar. Depremde yaralanan kişiler acile gidiyorlar fakat provizyon alamıyorlar. Bu konu hiç gündeme gelmiyor çünkü o bölgede özel sağlık sigortası yaptıran kişi sayısı çok az. Ancak İstanbul, İzmir gibi deprem riski olan ve nüfusu yüksek illerde böyle bir afet yaşanması durumunda sadece sağlık sigortalarına değil, tüm sigorta sektörüne güven kaybolur” dedi. Sigorta Medya’ya konuşan Önen, deprem sonrası mağdurların bedeni ve maddi hasarlarının nasıl tanzim edileceği ile ve yapılması gerekenlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Hazine istisnayı kaldırmalı

Önen, şöyle devam etti: “Sağlık Sigortası Genel Şartları’nın yürürlüğe giriş tarihi 10 Ekim 1990. Genel Şartlar’da böyle bir istisna var ve bu gerçekten sigorta sektörüne zarar verebilir. Hazine mevcut Genel Şartlar’da bir değişikliğe gitmelidir. Deprem bölgesinde DASK oranının yüzde 48, kasko oranının ise yüzde 17 olduğunu aktaran Önen, “Sağlık sigortası olanların sayısı da oldukça az. Böyle büyük bir depremin İstanbul’da olması halinde oluşacak zararların ödenememesini izah edemeyiz. Güven kaybına sebebiyet verir. Genel Şartlar’ın tamamen değişmesi ve bütün sigorta şirketlerinin deprem nedeniyle oluşacak sağlık tazminatlarını ödemeleri gerektiğini düşünüyorum. Örneğin TSS tamamen SGK ile paralel çalışan bir yapı; SGK’nın ödediklerini ödeyen, ödemediklerini ödemeyen bir poliçe ama SGK depremdeki yaralanmaları ödüyor. TSS ödemiyor çünkü Genel Şartlar TSS’ye uygun değil” dedi.

Pandemiyle koşullar bir değil

Pandemi döneminde kapsam dışı olan salgın hastalıkların hemen kapsam dahiline alınmasına karşın depremde bu tür bir aksiyon alınmamasının nedenlerine değinen Önen, “Pandemide hasar süreci depremdeki gibi bir anda değil yavaş yavaş geliyor. Pandemi 2 sene sürdü. Ancak deprem hasarlarında büyük bir yoğunluk oluşacağından tazminat talepleri hızlı bir şekilde gelecektir. Sigorta şirketlerinin olası büyük bir depremde tazminatları karşılayabilmesi için reasürans yapabilirler” şeklinde ifade etti.

Deprem ülkesi İtalya ve Yunanistan’da uygulanıyor

Konuyla ilgili Almanya, Yunanistan ve İtalya örneklerini araştırdığını belirten Önen, “Almanya deprem ülkesi değil. Ama İtalya ve Yunanistan deprem ülkesi. Bu ülkelerde sağlık sigortaları depremde meydana gelen yaralanmaları ödüyorlar. Amerika da ödüyor. Amerika’yı çok istisna tutuyorum. Çünkü Amerika’da çok büyük bir prim hacmi var. Ama İtalya ve Yunanistan’da bunlar ödeniyor ve bu ödemeleri Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler yapıyor. Türkiye’de ödenmiyor çünkü Genel Şartlar buna mani olmuş ve sigorta şirketleri de bu 30 seneyi geçmiş Özel Sağlık Sigortası Genel Şartlarını kullanıyorlar” açıklamasını yaptı.

Afetlerle mücadele için yapısal reformlara ihtiyaç var

Hayatımızın bir gerçeği olan depremler ve küresel ısınmanın yol açtığı afetlerle mücadelenin önümüzdeki yüzyılda çok daha önemli bir hal alacağını belirten NEN Sigorta Brokerliği Kurucusu Yavuz Önen, bunun için yapısal reformlara ihtiyaç olduğunu belirtti. Önen, “Yaşanabilecek afetlerle mücadele belki bir Afet Bakanlığı düzeyinde koordine edilmeli. SEDDK ve Afet Bakanlığı koordineli çalışmalı ve önlemler alınması gerekiyor” açıklamasını yaptı.

Bundan sonraki süreçte aynı acıların tekrar tekrar yaşanmaması için bir takım tedbirlerin alınması ve hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken NEN Sigorta Brokerliği Kurucusu Yavuz Önen, “Depremler, küresel ısınma ve iklim değişiklikleri nedeniyle yaşanacak afetler, sel-su baskınları, orman yangınları gibi afetlerle mücadelede önümüzdeki yüzyılda devlet olarak çok daha koordineli çalışarak yapısal reformların hayata geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Yaşanabilecek afetlerle mücadeleyi belki bir Bakanlık düzeyinde koordine etmenin en doğru karar olduğunu düşünüyorum. Afetlerde yaraların sarılması, kayıpların giderilmesi için ülkemizde sigortacılığın çok daha verimli hale getirilmesi gerektiği bir gerçektir. Verimliliğin arttırılması için başta SEDDK olmak üzere Afet Bakanlığının koordineli çalışması ve ülkemiz şartlarına göre birtakım önlemler alınması gerekiyor. Deprem ve doğal afet sigortalarındaki uygulamalar, kontroller SEDDK ile Bakanlık arasında koordineli olarak yürütülmeli” açıklamasını yaptı.

Poliçelere deprem dâhil edilmeli

Sigorta sektörünün olası İstanbul depremine karşı hazırlıklı olup olmadığına bakması gerektiğini söyleyen Önen, “Konut, işyeri ve kasko poliçelerine mutlaka deprem teminatının ilave edilmesi gerektiğini” ifade etti. DASK’larda yer alan metrekarelerin doğruluğu, konut ve işyeri sigortalarında eksik sigorta bulunup bulunmadığı, sigorta poliçelerinin kapsamlarının gözden geçirilmesi gerektiği” ifadelerini kullandı.

Konut sigortası da zorunlu olmalı

DASK poliçelerinde metrekarelerin az gösterilmesini önlemek adına tapu dairelerinden adres koduna göre sorgulama yapılabileceğini ifade eden Önen, “Tapu dairesinden alınan metrekare DASK’a yansıtılabilir. DASK’larda trafik sigortalarında olduğu gibi bir cezai müeyyide de yok. Poliçe yapılmazsa ceza yok. Kişiler elektrik, su idaresiyle işi olmadığı sürece DASK yaptırmıyor. Bu konuda daha denetimsel bir yapı oluşturulabilir. Yaptırım oluşturmak gerekiyor. Bütün bunlar poliçelerin yeniden tazmin edilme oranını yükseltir. DASK’a ödenen para çok değil. Hatta binaya konu konut işyeri sigortaları da zorunlu olmalı” diye konuştu.

Eksik sigortaya dikkat edilmeli

Deprem bölgesinde konut ve işyerlerinin sigortalılık oranının yüzde 20 olduğunu belirten Önen, “Bu yüzde 20’nin birçoğu da bankadan kredi ile alınmış binalar. İskenderun ve Mersin limanına yakın bölgeler ile Gaziantep’teki organize sanayideki KOBİ’lerde sigorta oranı kısmen daha yüksektir. Fakat bu yüzde 20’nin ne kadarı eksik sigortaya tabi buna bakmak lazım. Örneğin 1,5 milyonluk bir sigorta yapılması gerekirken 750 bin TL’ye sigorta yapılıyor. Sigorta şirketi eksper hesaplamasına baktığında yüzde 50 eksik sigorta varsa eksik ödeyecek hasarı. Bu büyüklükte bir deprem AB ülkelerinde ya da Amerika’da olsa sigorta şirketlerinin ödeyeceği tazminat, Türkiye’dekinin yüzde 1-2’sine denk gelir. Bugün sigorta sektörü deprem bölgesindeki hasarın yüzde 20’sinden sorumlu. Sigorta şirketleri DASK’ın ödemediğinin üzerini ödeyecek. Orada eksik sigortaya tabi olanları düşecek. Rakamlar küçülecek” açıklamalarında bulundu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER